Trabzonspor gibi bir takımın 2-0 galibiyetten 3-2 mağlup olmasının baş aktörleri sezon başından beri sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Aykut Demir ve Giray Kaçar’dır.
Ne yer ve adam tutmasını biliyorlar, ne de topu oyunu sokmasını becerebiliyorlar.
Maçın hemen başında, henüz dakika olmadan freni tutmayan kaleci Ramazan’ın kayması sonrası Henrique’nin önünde kalan meşin yuvarlağı iğnenin deliğinden geçirmesiyle 1-0 öne geçiyorsun. Bundan iyisi Şam’da kayısı.
Rüya gibi; bir kalecinin sahada başına gelecek en kötü olay, golcü için de bulunmaz nimet; doğruyu söylemek gerekirse, birçok pozisyonda koca kaleyi bulamayan Henri’nin o vuruşu mükemmeldi.
Hakemin yıllar sonra verdiği penaltıyla 2-0 öne geçiyorsun. Oh ne ala; yeme yanında yat!
Tam ilk yarı böyle bitecek derken, Stancu, Aykut ve Kadir’i birbirine düğümleyip, skoru 2-1’e getiriyor. Olacak iş değil, hadi rakip kaleci Ramazan bir kazaya kurban gitti, siz de böyle bir hatayı yapmak zorunda mısınız?
Doğal olarak ikinci yarıya moralli başlayacak olan takım Gençlerbirliği.
3 hafta evveline kadar tel tel dökülen Gençlerbirliği oyuncuları, hızlı ve isabetli oynayarak, Trabzonsporlu oyunculara resmen ders verdiler.
Zokora, Colman, Adrian ve Malouda’nın arasında uyumsuzluk ve hatlar arasındaki kopukluk Şifo Mehmet’in oyuncularının işini bayağı bi kolaylaştırdı; Kırmızı-Siyahlı oyuncular sahanın ve topun hakimi.
Hadi Trabzonspor’un orta sahası böyle, ya defansına ne demeli?
Bir takımın defansı et tırnak birlikteliği taşımıyorsa, o takımın futbolun kolektif boyutunu yansıtması mümkün değildir. Aksi halde Trabzonspor gibi bir takım 2-0’dan kolay kolay maç vermez, vermemeli, hele Gençlerbirliği gibi bir takıma.
Düşünebiliyor musunuz, daha dünkü bebe Ahmet, defanstan gelip kafayı yapıştırıyor, Trabzonspor defansı izlemekle yetiniyor. İnsanın “Ah Mustafa Yumlu ah” diyesi geliyor.
Ayrıca galibiyet golünü atan Zec, bu kadar boş bırakır mı?
Rakip bu kadar boş bırakılırsa, bırakan oyuncu(lar) ayakta uyuyor demektir. Uyursan; elin oğlu gelir, seni de, izleyenleri de gördüğü rüyadan işte böyle uyandırır..!