Dur durak demeden koşuyor.

Hem de gecesini gündüzüne katarak.

Dokunmadığı el, çalmadığı kapı, girmediği yer bırakmıyor.

O nedenle çok seviliyor.

O nedenle, partili partisiz herkesin sevgisine mazhar oluyor.

O nedenle, büyük ilgi ve teveccühü görüyor.

Hani Ak partinin kullandığı gönül belediyeciliği sloganı var ya sanki Ahmet Metin Genç’den esinlenerek yapılmış.

Genç gönüllere de giriyor, yüreklerede.

Güler yüzü ve samimiyetiyle inanıyorum ki, Trabzon’a bu yerel seçimdede damgasını vuracaktır.

DAHA NE OLSUN?
Bizlerde seçim çalışmalarına ara ara katılıyoruz.

Vatandaşlarla bire bir konuştuğumuz zamanlarda oluyor.

Vatandaşlarımıza, adayları soruyoruz, birde Ahmet Metin Genç’i…

Bu güne değin, bir tanesinde Ahmet Metin Genç hakkında negatif bir şey söylediğini duymadım.

Hangi partili olursa olsun, Ahmet Metin Genç’ten memnuniyetlerini dile getiriyorlar.

Bakın ne diyorlar?

“İyiki o var.

İyiki belediye başkanı.

Yüzü gülen, bizlere dokunan, derdimizi dinleyen.

Dertlerimize çözüm arayan.

Hak hukuktan kopmayan.

Kapısını ardına kadar vatandaşlarına açan.

Cenazemizde, düğünümüzde bizimle olan.

Her dakika kendisini yanımızda hissediren, bir belediye başkanımız var.

Soruyoruz sizlere daha ne isteyelim”

Bunları bizler demiyoruz, Ortahisar’da yaşayan halkımız diyor.

MUTLAKA DEĞİŞİM YAPACAK
Diyorlar ki Ahmet Metin Genç’in kadrosu zayıf.

Doğrudur kimine göre zayıf olabilir.

Kimilerine görede yeterli.

Ama şunu söyleyebiliriz.

Ahmet Metin Genç’ede mutlaka bu şikayetler gidiyordur.

Genç yeniden başkan olunca önümüzdeki dönemde, ekibine işinin ehli, ekip anlayışı ile çalışan, liyakatli isimleri katacağı da muhakkak.

İkinci dönem Ahmet Metin Genç’in ustalık dönemi olacaktır.

Ustalık döneminde Ahmet Metin Genç Ortahisar’a önemli hizmetler ve projeler yapacaktır, marka şehir olan Trabzon’un markasının parlamasına daha çok katkı sağlayacaktır.

Bir gerçek var, o da şudur..

Ahmet Metin Genç isminin Trabzon’la özdeşleşmesidir.

Bu her alanda olmaktadır.

SABAH SEKİZ AKŞAM SEKİZ
Cumartesi günü Turizm ve kültür bakanı Mehmet Nuri Ersoy Trabzon’daydı.

Sümela Manastırı’nı ve Ayasofya Cami’ni ziyaret etti.

Restorasyon çalışmalarını sürdüğü iki yerin açılış tarihi için 2020 yılını işaret etmiş bakan.

Sümela ve Ayasofya’nın turizm mevsiminde kapalı olmaları mutlaka Trabzon’un turizmine etki edecektir.

Yine de açılmaları yönünde bakan tarafından bir ışık gösterilmesi iyidir diyoruz.

En azından açılmaları yönünde birinci ağızdan söz çıktı.

Turizm şehri olmalıyız diyoruz.

Bizim vazgeçilmemiz turizm olmalıdır diye de feryat figan ediyoruz.

Peki, büyük şehir olan, her şeyini turizme bağlayan bir şehirin, sabah sekizde açılıp, akşam sekizde kapanmasını nasıl izah edeceğiz?

Aslında uzun uzadıya yazılacak bir konu bu.

Şimdilik bu sözle işi geçiştirelim istiyorum.

SAHİ NEREYE GİDİYORUZ?
Ne oldu?

Ne oluyor bize?

Seçime giderken, bu kadar kötü siyasi dil kullanmanın amacı nedir?

Nereye doğru gidiyoruz?

Nereye evriliyoruz?

Aynı kapta yemek yiyip aynı bardaktan su içenlerden değil miyiz?

Sahi ne oldu bizlere?

Bir birimize hasmane tutum sergileyip, hasmane bakıyoruz.

Hepimiz aynı tavanını balığı değil miyiz?

Seksen öncesini iyi belin iyi yaşayanlardan birisi olarak, bunları yazıyorum.

Soruyorum size hepimizin ayırım kayrım yapmadan gidecek olduğu başka bir ülke başka bir yer var mıdır?

Biz bu ülkede doğduk, son nefesimizi de bu ülke topraklarında vereceğiz.

Nedir bu?

Nedir bu kadar kin ve öfke?

Yazık oluyor hepimize bilesiniz.