Eğitim öğretim niteliğini sağlamanın en önemli aşaması ölçme ve değerlendirme işlemleridir. Ölçme ve değerlendirmenin temel amacı eğitimin nitelikli ve sürdürülebilir olmasını sağlamaktır. Ülkemizdeki ölçme değerlendirme tartışmaları kamuoyunda genelde merkezi sınavlar üzerinden yapılmaktadır.
Türkiye’de merkezi sınavlarımız eleme ve sıralama odaklıdır. Öğrencilerin bütün geleceği çoktan seçmeli testlerden oluşan bu sınavlara bağlıdır. Ülkemizde temel eğitimden orta öğretime, orta öğretimden yükseköğretime geçişte öğrenci bütüncül olarak ele alınmadan kademeler arası geçiş olmaktadır. Bu durum da öğrencilerimizin gelişim süreçlerinin ve akademik gelişimlerinin sağlıklı değerlendirilememesine sebebiyet vermektedir.
Eğitim sistemimizde öğrencilerimizin belirlenen hedeflere ulaşma düzeylerini belirleyebilmek adına gelişimlerinin değerlendirilmesi çok önemlidir. Ölçme değerlendirme sonucunda elde edilen verilerle eğitim sisteminin ve öğrencinin, güçlü zayıf noktaları belirlenerek; bu noktaların düzeltilmesi için destek verilmelidir. Tüm bunlar öğrenci, öğretmen, yönetici, okul ve eğitim sistemi birbiriyle ilişkili olduğundan bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Öğrenci ölçme ve değerlendirmesinde öğrencilerin akademik becerilerinin gelişimini belirleyip ona göre müdahale etmeyi, öğrencilerimizin yeteneklerini ve bireysel gelişimlerini tanılayıp izlemeyi amaçlamalıyız. Bunu yaparken de verilen eğitimin nitelik ve verimlilik açısından da iyi ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Fakat ülkemizde ölçme ve değerlendirme dediğimiz bu sistem maalesef sadece eleme amaçlı yapılmakta olup, öğrencinin gelişimine etki etmemektedir. Halbuki bir gelişim aracı olarak ölçme ve değerlendirme kullanılabilirse, o zaman hem eğitim sisteminin hem de öğrencilerimizin hangi seviyede olduklarını saptanabilir ve bu seviyenin en üst düzeye nasıl çıkarılabileceği de hesaplanabilir.
Bahsedilen bu sistemden kısa sürede mükemmel sonuçlar alınması beklenemez. Ancak öğrencinin anaokulundan itibaren tüm ölçme ve değerlendirme sonuçları kayıt altına alınarak gelişimi takip edilebilir ve hangi yönlerinin daha güçlü olduğu, bireysel olarak hangi yeteneklere ve özelliklere sahip olduğu gibi konular hakkında bilgi sahibi olunabilir. Bu da öğrencinin eğitim başarısı, hangi okula gideceği, kariyer planlaması gibi gelecek adına yapılacak olan planlamaları şekillendirebilir. Bunu gerçekleştirirken gerek öğretmenlerimize gerekse okul yöneticileri ve MEB’e oldukça önemli bir görev düşmektedir.
Öğretmenlerimiz, ölçme ve değerlendirme konusundaki yenilikleri takip ederek kendi araştırmalarını yapmalı, bu konuyla alakalı seminer ya da sempozyumlara katılmalıdırlar. Okul yöneticilerimiz ise bu konuda öğretmenlerimize gereken desteği sağlayarak gerekli olan araç gereçleri temin etmelidirler. MEB ise ölçme ve değerlendirme konusu ile ilgili daha fazla seminerler düzenleyerek öğretmenlerimizin bundan faydalanmasını sağlamalıdır.
Yeni yapılacak sınavlarda artık bilgi depolamaya dayalı ve öğrencinin sadece hafıza gücünü ölçen sorulara değil, okuduğunu anlama ve algılama tarzındaki sorulara yer verilmelidir. Bu sayede öğrencilerin, ilkokuldan yükseköğretime kadar olan süreçte nitelikli ve donanımlı bireyler haline gelmesi, zengin bir altyapısının da oluşmuş şekilde üniversite eğitimine başlaması sağlanabilir.
Ülkemizde ölçme ve değerlendirmedeki soru yaklaşımı, akıl yürütme, eleştirel düşünme, yorumlama, tahmin etme, zihinsel becerilerin sınanması öne çıkarılmalıdır. Çünkü ülkelerin kalkınması ancak eğitim ve buna bağlı olarak yapılan üretimle gerçekleşebilir.