Trabzon İl Sağlık Müdürlüğü’ne bir türlü atama yapılmıyor.
Nedeninin ne olduğu ise bir türlü açıklanmıyor.
İl Sağlık Müdürlüğü için ismi telaffuz edilenlerin ya uzman olamadıklarından dolayı ya da kabul görmediklerinden atamaları öteleniyor.
Sağlık sektöründe önemli yatırımlar alan Trabzon’un önünde bir de Şehir Hastanesi yapılması gündemde.
Hal böylesine olmasına rağmen, önem arz eden bu koltuk her nedense doldurulamıyor?
Sahi neden Sağlık İl Müdürü atanmıyor?
Bilen varsa bir zahmet bizleri de bilgi sahibi yapsın.
DAHA ZOR GÜNLER BEKLİYOR
Günebakış Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Ali Öztürk iki gündür SEKA kağıt fabrikalarının satılıp özelleştirilmesini yazıyor.
Yazısında fabrikaların yerlerinin ranta kurban edildiğini anlatıyor.
Öztürk’ün yazısının altına imzamızı sonuna kadar koyuyoruz ve devam ediyoruz.
Kağıt fabrikaları hepimize ömür olup, kağıt alımı ithal edilmeye başlanınca dananın kuyruğu da burada kopuveriyor.
Yaşanılan kağıt sorununu iliklerine kadar hisseden sektör de gazeteler oluyor. Çünkü dolar kuru üzerinden kağıt alımı ve satımı yapılıyor.
Yanlış anlaşmalara mahal vermeyelim.
Tamam, gazeteler en çok zararı gören taraf.
Ancak asıl zararı çeken tabi ki yerel basın oluyor.
Kağıt sektöründe sorunlar çözülmediği ve işe devlet el atmadığı sürece peşinen söyleyeyim yerel medyayı çok daha zor günler bekliyor.
Kimse önünü kestiremiyor.
Kimse bırakın yatırım yapmayı mevcudiyetinin ne olacağının hesabını dahi yapamıyor.
Allah yerel basının yar ve yardımcısı olsun.
NE GÜLÜ VAR NE DE CEMALİ!
Herkes gibi bende merak ediyorum Beşirli’de devam eden dolgu alanının akıbeti ne olacak diye.
Öyle ya, Gülcemal Projesi diye söylendi ama ortada ne gül ver ne de cemali? Beşirli tarafından hız kesmeden kamyonlarla denize dolgu malzemesi dökülüyor.
Yapılan dolgunun ucu doğu tarafından neredeyse Uzunkum’a kadar getirildi. Şöyle diyorum ki; dolgu yapılan tarafa yapılması düşünülen projeyle ilgili bir levha asılsa da insanlar neyin yapılacağını görseler daha iyi olmaz mı? Diyeceksiniz ki proje henüz bitmedi.
Ben de size diyeceğim ki ne bitmez projeydi!
Her defasında sorduğumuzda aynı şeyi söylüyorsunuz.
Şunu da belirtmekte fayda görüyorum, yapılan dolguyla sahilin tadı ve tuzu her geçen gün kayboluyor.
BAZI OLGULARI GEÇECEKLER
Yaz sezonundan çıktığımız bugünlerde siyasi gündem ısınmaya başladı.
Siyasi gündemin ısınması ne benzer yaz sıcaklarına!
Siyasi kulisler adeta papatya falına döndü.
Açılan papatya falında sorulan sorular ise şöyle oluyor, kim aday olacak?
O veya bu isim durumunu devam ettirecek mi?
Şu isim aday olacak?
Artık onu aday göstermezler.
Falan, filan…
Şu bir gerçek ki aday olacak olanlar mutlaka parti teşkilatlarından yapılan anketlerden, STK’lardan geçer not alacaklar.
Bir de toplumda karşılığı var mı, yok mu ona bakılacak.
‘Adayım’ diyenler işte bu kıstaslardan kendilerini sorgulayıp, ‘ben geçer not alıyorum’ diyorlarsa sorun yok demektir, rahat olsunlar.
TERS KÖŞE OLABİLİRLER
Üretici gözünü kulağını fındığa verilecek ücrete çevirdi.
Ne hikmetse konuyla ilgili kimseden ses çıkmıyor.
Herkes suskun.
Konuyla ilgili sadece görüş bildiren muhalefet partililer.
Onlar da fındığın fiyatının en az 15 TL olması gerektiğini söylüyorlar.
İktidar kanadı ise şuan fındıkla ilgili bir açıklama yapmıyor.
Hepimizin malumu yaşanan sessizliklerin ardından mutlaka bir şeyler hayata olumlu veya olumsuz yansır.
Hükümetin sessiz duruşu bakalım sesliliğe dönüştüğünde yansıması nasıl olacak.
Bakarsınız herkes fındık fiyatıyla ilgili yapılacak açıklamada ters köşe olur.
Olur mu olur.