Eğitimin en önemli unsuru öğretmenlerdir. Eğitim kurumlarında önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda öğretim etkinliklerini planlı ve programlı bir biçimde düzenleyerek yürüten uzman kişilerdir.
Öğretmenlik Mesleğinin Statüsü ülkelerden ülkelere önemli farklılıklar göstermektedir. Dünyada gelişmiş 27 ülkede öğretmenler, Çin’de en yüksek İsrail’de en düşük statüye sahiptir. Hemen hemen bütün ülkelerde öğretmenlere yeterli veya pozitif güven değerlemeleri verilmekle birlikte; Finlandiya ve Brezilya’da en yüksek değerlemeler ortaya çıkarken, İsrail, Güney Kore, Mısır ve Japonya’da en düşük değerlemeler verilmiştir.
Öğretmenlik geçmişte din insanı veya filozofların, kendi temel uğraşları yanında sürdürdükleri ikincil bir görev iken öğretme işinin belirli bir hazırlığa sahip kişilerce yapılması yaygınlaşmış ve özellikle 19. yüzyıldan itibaren öğretmenler öğretmenlik mesleğine hazırlayan özel kurumlarda yetişmişlerdir.
Türkiye'de ilk defa 16 Mart 1848 tarihinde rüştiyelere öğretmen yetiştirmek üzere İstanbul ili Fatih ilçesinde bir Öğretmen Okulu olan Darülmuallimin-i Rüşti kurulmuştur. Bu tarihe kadar öğretmenlik, belli bir birikime sahip olanların yaptığı ikincil bir iş olarak görülmekteydi. Tanzimat’ın ilanı ile birlikte devlet, eğitimi bir kamu hizmeti olarak görmüş ve bu işi tekeline almaya girişmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra da bu durum devam etmiştir. 1926 yılında Maarif Teşkilatına Dair Kanunla, 17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri Kanunuyla, 1954'te 6 yıllık İlköğretim Okulları'nda öğretmen yetiştirilmiştir. 1974 eğitim enstitüleri, 1982 yılında Yükseköğretim Kurulu'nun kurulmasından sonra da öğretmen yetiştiren tüm kurumlar YÖK bünyesinde toplanmıştır. Türkiye'de öğretmen yetiştirme 1997 yılından itibaren bazı istisnaları dışında tamamen eğitim fakültelerine verilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 1.080.000 civarında öğretmen bulunmaktadır. Ancak halen 121.000 civarında öğretmene ihtiyaç vardır. Öğretmen ihtiyacını yıllardır çağımızın köleliği olan ücretli öğretmenliklerle kapatılmaya çalışılmaktadır. Devlet, herhangi bir işletmede asgari ücretin altındaki bir değerde çalışan tespit edince kuruma ciddi cezalar vermekteyken kendi uhdesinde asgari ücretin çok altında hem de öğretmenleri ücretli öğretmenlik adı altında çalıştırmaktadır. Türkiye genelinde çalışan 100 bin ücretli öğretmenlerimizin sadece 34 bini eğitim fakültesi mezunu, hatta 9 bini iki yıllık meslek yüksekokul mezunudur.
Ağustos ayında yaşanan soruşturması sonrası iptal edilen KPSS, Eylül ve Ekim ayı içerisinde gerçekleştirilmiştir. Sınavın ardından adaylar sonuçlarını 21 Ekim tarihinde öğrenmiştir. 500 binin üzerinde öğretmenlik diploması olup işsiz gezen gençlerimiz mevcuttur. Her birinin ayrı ayrı dramları bulunmaktadır. Çoğu asgari ücret seviyesinde özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yaparken özel işletmelerde; sekreterlik, satış danışmanı, kasiyerlik hatta tezgahtarlık yapmaktadır.
Eğitimde gidermemiz gereken önceliğimiz öğretmen açığıdır. Öğretmeniniz yoksa koca koca binalar dikmenizin, en son teknolojik donatımla okullarınızı donatmanızın bir anlamı yoktur. MEB’te 15 Ocak 2023 itibariyle 3600 Ek göstergenin uygulamaya geçeceğini de göz önüne alarak, Mayıs 2023’te 100 bin öğretmen ataması yapılmalıdır.