Kulak, dünyadaki sesleri duymaya yarayan bir organdır. Biyoloji ilmine göre kısaca kulak şöyle tarif ediliyor:
-Kulak, işitme ve dengeyi sağlar.
-Kulağın yapısı dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç kısımdan oluşur.
-Dış kulak ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmekten; orta kulak aldığı ses dalgalarının şiddetini arttırarak iç kulağa iletmekten sorumludur. İç kulak ise aldığı bu ses dalgalarını sinir sinyallerine dönüştürerek beyne gönderir ve beyinde sesin algılanıp yorumlanması gerçekleşir.
Şimdi gelelim sadede...
İnşallah bana kulak verirsiniz.
Yıllardır "idealizimle" milli ve yerli davranma duasına çıktığımızda, her şeye siyasi gözlükle bakanlar, bizleri evrensel değerlere asla mültefit
olmayacak iptidai kafa olarak lanse ettiler.
Bu nazarı kesafetle dillendirenler yeşil-sol koalisyonuydu.
Zıtların kardeşliği içindeki bu koalisyon, milli ve yerli isyanlara asla kulak vermediler. Yani milli olanlara kör kalındı. İptidayı sözler söyleyen zavallılar olarak gördüler bizi. Evet kulak vermediler, kulak vermek bir yana bazı zamanlarda kulaklarımızı kökünden koparmak bile istediler.
60, 70, 80 ve 28 Şubat darbeleriyle Türk milletinden yana duranlar, budandı, tarümar edildi. İşin rengi anlaşılmasın diye yeşil-sol cenahtan da darbelenenler oldu.
Zindanlarda erittiler milli ve yerli olan birçok bedeni.
Ta ki zındıkların darbesine kadar bu ketumluk sürdü.
Yani bizleri önemsemediler.
Biz yıllardır "ekonominin dümeni Batı'nın içimize yerleştirdiği kurşun askerlerin elindedir" derken de
bize kulak vermediler.
"Hep kartellerden yana tavır aldılar. Sizin paranız mı var ki sizi dinleyelim" diye bizimle dalga geçtiler. Yani parayı veren düdüğü çaldı. O sireni duydular bize ise hiç kulak vermediler.
Biz yıllardır ekonomi, kültür, siyaset bir yana futbolun seyruseferi için de yazdık çizdik. "En şaibeli ağızlar bu alanda nefesleniyor" diyerek adeta isyan ettik. "Taraftar gücüyle, siyasete de ticarete de ayar veriyorlar" dedik. Biz sürekli hakiki ve tahkiki futboldan bahsettik. Bize yine kulak veren olmadı. Hala da kulak veren yok.
15 Temmuz'dan sonra milli ve yerli düşünce mesafe aldı lakin futbolda bir adımlık ilerleme sağlanmış değil. Hülasa; Demir örülmüş, yıldırımlar düşmüş futbolun istikbaline.
Nihayete gelirsek, biyolojide kulağı bilmekle toplumsal ihtiyaç bakımından kulağı bilmek aynı şey değil. Birinde somut diğerinde soyut haller var.
Soyut olanı soymak kolay olduğundan bizim soyutu somutlamamıza kulak vermeleri beklenemezdi. Nitekim yıllardır belli konularda bizi duymayanlar süreçlerin gereği olarak şimdi bazı meselelerde bize iltifat ediyorlar. Lakin hala kulak vermedikleri mevzular da var.
Göbeğinden bu topraklara sadakatle bağlı insanlar artık hakiki özne olsun. Duvar ve davul insanlara, gösterilen önemlerden dönülsün. Her kalemde bu noktaya gelinsin.
Bize kulak verilirse Türk milleti önce dikelir, sonra da koşmaya başlar. Yani kıyamın sonrasında istikbal var. Kıyama kalkan bunun karşılığını rüku ve secdeyle zaten alır.