Kapat gözlerini şimdi tam şu an. 3'e kadar say ve evet Manisa Soma'dasın, maden ocağında, yerin 2 km altında..
Başında baretin, elinde bir kaç iş malzemesi. Ve etrafta bir telaş.. Bir patlama ve ansızın çıkan acımasız bir yangın.. Kulakları sağır eden feryatların etrafta çınlamasına karışan art arda patlamalar..
Aman Allah'ım neler oluyor böyle, bu da neyin nesi. Arkadaşlarım can yoldaşlarım neredesiniz. Sesiniz kulaklarımı delecek ama göremiyorum sizi. Bu baret de yetmiyor ki kömür gözlerinizi seçmeye.
Ali Kaptan sen misin, koşma ben yetişemiyorum sana bilmiyor musun, şu illet sigara yüzünden nefesim kesiliyor hep.
Boğulmaya da başladım ne ki bu boğazımda acı tat böyle. Bu koku, bu duman artıyor mu ne. Çıkış ne taraftaydı. Hep dedim bu çıkışlar çok karışık, sanki labirent mübarek. Yoksa başım mı dönüyor. Ne tarafa gitsem ki şimdi, çıkışlar kapandı aydınlığa.
Bir ışıkta mı yok ufukta, koşsak yetişiriz belki alevler sarmadan. Nefes biraz daha nefes.. Allah'ım bu kadarı yetmiyor, 47 yaşındaki adama.
Şimdi çocuklarımla olsam şu geçen gittiğimiz parkta. Havası pek iyi geliyordu bizim hanıma. Öyle bir keyiflenirdi ki, ne iyi ettik de geldik diye. Nasip olacak mı bir daha.. Sona mı geldik yani.
Allah'ım neler düşünüyorum böyle. Hayal kurmak da nereden çıktı bu kara topraklar altında, kapkara maden ocağında!
Sesler duyuyorum, derinden acı çığlıklar. Ve silüetler azalıyor birer birer kap kara oyuklarda yok oluyor adeta. Ayak sesleri, bağırışlar..
Takatim de kalmadı, otursam mı şuraya. Yok yok kalkmalısın pes etmek yakışmaz 5 çocuk babasına. Sesim de çıkmıyor artık yutkunmak zorluyor beni. Su bulmalıyım evet yüzüm alev ateş. Korkuyorum sanırım. Oysa ben eşimi çocuklarımı korumadım mı yıllarca. Nasıl babalık yaptım onlara, korkmak yakışmaz delikanlı adama.
Yok tutmuyor dizlerim, gözlerimde bir yük kapanıyor adeta. Uykum da geldi, uzansam mı şuraya. Karım, alınyazım; sen geliyorsun aklıma, çocuklarımız geliyor. Kime emanet etsem şimdi sizi.
Kışın soğuğu gibi üşütüyor şimdi içimi sizsizlik, sizi terkedişlik ve burnumda buram buram ölüm kokusu.. Kime emanet etsem sizi! Bakarlar mı benim gibi size, iki gözüm gibi ötekinden sakındıklarım!
Ahmet'in daha okulu bitmedi, zeki çocuktur o bırakmasın sakın benden sonra! Adam olacak sizin başınıza. Anası, bacısı muhtaç artık oğluma. Ağlama güzel karım, 20 yıldır kahrımı çekenim! Bu ocak kara toprak şimdi bana. Ocağımız sönmedi ama. Burası alev, ateş! Ama siz ferah tutun içinizi, ölüm 2 adım uzağımızda.
Ağlama babam hastasın iyi gelmez üzülmek sana. Ana hasreti taştı zaten bağrımda. Bu da ne böyle, halüsinasyon mu? Bir ışık var uzakta nekadar da parlak.
Anne sen misin o? Beni almaya mı geldin yoksa. Küçükken de böyle yorardım seni değil mi? Ellerin nekadar da beyaz; uzatma, yakışmaz benim kömür karası yaralarıma!
Gel mi diyorsun anne, dizlerimde hal yoktu ki. Şimdi kuş gibiyim anne. Ama yüreğim orda yuvamda, evlatlarımda. Çağırma anne, belki bulacaklar beni. Karım figan feryat şimdi! Susadım anne..
Ayaklarımdan bir şey süzüldü sanki. Yere basmıyor muyum ne? Anne!.. Gözlerim kapanıyor anne!.. Vücudumda binbir sızı.
Alnımdaki kömür karası değil yürek yarası, böyle (mi) kazanılır ekmek parası...
Başımız sağolsun...