Türkiye İstatistik Kurumu 2014-2015’te yaklaşık 78.7 milyon kişinin yaşadığı ülkemizde 2 milyon 720 bin kişinin yaşadığı şehir değiştirdiğini yani göç ettiğini açıkladı..
Bir yıl içinde 3 milyona yakın bir göç dalgası Bu önemli bir rakam aslında!
31 il göç alırken 50 ilimizde göç vermiş.
Göç veren İller arasında Karadeniz Bölgesinin ağırlığı öne çıkıyor. Artvin, Rize,Trabzon,Giresun ve Ordu TÜİK verilerine göre en çok göç veren iller arasında İstanbul-Ankara-Kocaeli-Antalya ve İzmir ise en çok göç alan iller arasında Türk sanayisinin kalbi olan İzmit’e bir yıl içinde 30 bin 231 bin kişi göç etmiş.
İnsanları göçe zorlayan nedenlerin başını elbet de iş-aş-ekmek kavgası çekiyor. Daha huzurlu ve daha güvende yaşamak isteyen vatandaşlarımız yarınların hesaplarını yaparak çocukların geleceğini garanti altına almak istiyor.
Sonuçta insanlar durduk yere doğduğu-yaşadığı ve belli bir yaşa kadar büyüdüğü toprakları öyle kolay-kolay terk etmez. Karadeniz Bölgesinde göç hareketliliği sadece 2014-2015 yılları arasına bağlı değil. Geçmiş yıllara baktığımızda göçün hiç durmadığını görebiliriz.
Son 25 yıl içinde bölgemizden göç edenlerin sayısı ile üç-dört il kurulurdu sanırım!
Peki ama neden insanlar yeşili-mavisi-denizi bir-başka güzel olan Karadeniz’den kopuyor.
Neden insanlarımız Artvin’den Trabzon’dan Ordu’dan uzaklaşıyor,göç ediyor
Dedim ya tek bir neden var aslında iş-aş-ekmek ve huzur!
Tarım arazilerinin daralması,yeni iş sahalarının oluşmaması,sanayileşmede istenen hedefe ulaşılmaması ve sosyal yaşamın kısırlığı insanları göçe zorluyor.
Bunda devletin yanlış politikaları ile birlikte birey olarak bizlerinde eksikleri var. Her şeyden önce sürekli tüketen bir toplum haline geldik.
Üretim noktasında elimiz-kolumuz adeta bağlandı.
Köylü şehre inmenin peşinde.Hayvancılık yapan yok.Fındık ve çayı bile başkalarına toplatıyoruz.
Bölgede turizm ne kadar gelişir,sanayide beklenen hedeflere ulaşılır ve şehirlerin marka değerleri ne kadar artarsa göçünde önüne geçmek noktasında başarı sağlanır.
Yoksa Karadeniz sürekli göç vermeye ve kan kaybetmeye devam eder.

***
  • TÜRK FUTBOLU DENİZDE BOĞULDU!
TFF ve MHK’nın Trabzonspor’a karşı sezon başından beri yürüttüğü art niyet ve linç operasyonu Galatasaray-Trabzonspor karşılaşmasında bardağı taşıran son damla olmuştur.
Maçın hakemi Deniz Ateş Bitnel sadece maçı katletmedi  zaten makineye bağlı olan Türk futbolunu Arenada fişini çekti.
Trabzonspor’un 2010-2011 şampiyonluğunu kabul etmeyenler,temiz ve adaletli futbol anlayışına baş kaldıranlar,şikeyi meşrulaştıranlar gider-ayak “kırmızı kartı”  da gördüler!
Bakalım  bundan sonra  hangi yüzle kendilerini aklayacaklar ve savunacakla
Türk futbolu Arena’da hem ATEŞ’te yandı. Hem de DENİZ’de boğuldu.
Deniz Ateş Bitnel  kendi ile birlikte TFF’yi ve MHK’yı da yaktı-yıktı
Hadi bakalım çağırın itfaiyeyi söndürsün bu ateşi!

***
  • SALİH DURSUN BAKAN OLSUN!
Trabzonspor’un haklarını savunma noktasında aklı-başında olan her tepkiye ve eyleme destek vermek gerek.
Ama bunu yaparken sağ-duyulu olmak zorundayız. Hele şu hassas süreçte daha fazla hassas ve samimi olmamız gerek. Arena’da maça damgasını vuran hakeme kırmızı kart gösteren Salih Dursun artık heykeli dikilecek adam noktasına geldi. Salih’i sadece Türkiye değil dünya konuşuyor. Yaptığı harekete destek yağdı, sosyal medya yıkıldı.
Salih’in bu hareketini ucuz kahramanlık olarak görenlerde var,eleştiri yapanlarda
Hepsi normal
Normal olmayan şey bu süreci amacı dışına taşırmamak ve abartmamak olmamalı. Salih’e “gel partimize katıl bakan yapalım” çağrısı yapacak kadar işin cılkı çıkmasın!