Geçmişte bazı THY mensuplarının da gittikleri ülkelerde kaldıkları şeklinde haberler okuduk, ama arkası gelmedi.

Haber, tam da Türk Hava Yolları’nın kabin memurluğu sınavı için başvuru süresinin 10 Ağustos’ta sona ereceğini hatırlatmasından sonra medyaya düştü.

Pegasus Hava Yolları’nda görev yapan Serhat Temel adındaki kabin memuru İstanbul - Amsterdam tarifeli seferinden sonra, Hollanda’ya iltica edeceğini açıklayan video yayınlayıp gündem oldu. (Pegasus Sözcüsü Banu Karamık sorum üzerine adı geçen kişinin şirket mensubu olduğunu doğruladı ve bu konunun şahsi bir mesele olmasından ötürü herhangi bir açıklama yapmayacaklarını söyledi.)

Geçmişte bazı THY mensuplarının da gittikleri ülkelerde kaldıkları şeklinde haberler okuduk, ama arkası gelmedi.

Birilerine göre ülkemizde ekonominin bozulması, hayat pahalılığının artması demokratik hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınması nedeniyle birçok kişi “Bu ülkede artık yaşanmaz” diyerek alıp başını yurt dışına gidiyor veya gitmeye gayret ediyor. Serhat Temel de kaçıp kurtulacağını sananlardan biri olarak görevli olarak bindiği uçaktan indikten sonra yayınladığı videoda şöyle diyor;

“Hepinize merhaba, an itibari ile Türkiye’deki 27 yıllık hayatımı sonlandırıyorum. Ve iltica etmek için Hollanda topraklarına girmiş bulunmaktayım. Hayatım boyunca yaşamak istediğim bizi büyüten hep yanımızda olan devlete (Hangi devlete) sığınmak adına buradayım. Gerek Türkiye’deki şartlar gerekse mevcut düzen, mülteciler, mafyalar, fırsatçılar ve artık orada insanların sokakta yürürken bile öldürüldüğü ülkede yaşamayı kabul etmiyor ve istemiyorum.

Köpeklerime iyi bakın; ara sıra ziyaretlerine gidin, benim yerime öpün, koklayın, sevin. Son olarak birazdan Havalimanı polisine teslim olup iltica (mülteci demek istiyor) kampına götürülmek üzere yola çıkacağım. Sevgiyle kalın, hoşça kalın. Ben Serhat gidiyorum. Maceram buraya kadar size hayatınızda başarılar."

Bu video sosyal medyada takipçi kazanmak amacıyla yapılan bir kurgu/ mizansen değilse üzerinde konuşmaya değer. Doğrusu mizansene benzemiyor.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ülkemiz sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Ekonominin içinde bulunduğu dar boğazın hepimizi etkilediği bir gerçek. Enflasyonun artışı hızlı, ücretlerin artışı ise çok yavaş bir şekilde gittiği için geniş halk kesimlerinin zor durumda kaldığı da acı bir realite.

Bu nedenle daha iyi şartlarda yaşamak için başka ülkelere gidip yerleşmek tabii ki herkesin hakkı. Buna sözümüz yok.

Siyasi ortamı beğenmeyip başka ülkeye yerleşmek isteyenlere de hak verebiliriz.

Fakat, giderken bu ülkeyi hak etmediği şekilde kötülemek, karalamak hoş değil.

Bu arkadaşın her şeyden önce, binlerce gencin girebilmek için can attığı, kabin memurluğu gibi bir işi var. (Türkiye’de 14 bin 700’ü, THY’de olmak üzere toplam 25 bine yakın kabin amir ve memuru var.

Özel sektör bu iş için 30 bin TL’ye kadar maaş verirken, THY de ise daha fazla)

Şirketinin ona verdiği maaşı da az bulup beğenmemiş olabilir. (Şirket, onun aldığı ücreti de açıklamadı, ama 30 bin liradan fazla olacağını sanıyorum.)

Serhat Temel’in beğenmediği bu iş için ve aldığı o maaş için sırada bekleyip bu şansı elde edemeyen, yarın garantisi de olmayan binlerce işsiz gencin artık ona söyleyecek bir sözü vardır sanırım.

Bu işi daha çok kazanmak için mi yaptı bilemiyoruz ama, iltica için Hollanda polisine başvurusunu yaptıktan sonra söyledikleri inandırıcı gelirse (Hapis ve işkence tehdidi altında olduğunu delil sunarak kabul ettirmek zorundadır.) onu bir mülteci kampına götürecekler. Pasaportunu uçakta imha etmişse bu onun geri gönderilmesini önleyebilir, ama şayet kabul edilirse mültecilik ona nasıl bir gelecek sağlayacak doğrusu bilemem. Kabul edilmezse deport edilip geri de gönderilebilir ki, onun için en kötü senaryo da herhalde bu olsa gerek.

Sosyal medyada Kanada’ya göç eden bir başka Türk genci birçok zorluklarla karşılaştığını ve de pişman olduğunu, kiraların 2 bin dolar, gıda fiyatların çok yüksek olduğunu belirterek artık geri dönmeye karar verdiğini söylüyor. Tabii mülteciler çalışmadan para almak gibi bir hakka sahipler. Elbette herkes kendi ülkesinde refah ve özgürlükler içinde yaşamak ister. Milyonlarca dar gelirli bu konuda onurlu ve inançlı bir mücadeleyi sürdürüyor. Vatanını terk edip, yabancı ülkelere iltica etmeyi hiç düşünmüyor.

Milyonlarca insanın ülkeyi terk etmesinin nasıl bir sonuç doğuracağını görebilmek için Suriye’ye ve Afganistan’a bakmamız yeterli olacaktır. Bu genç, Hollanda’da bir mülteci olmaktansa, Türkiye’de kabin memuru olmayı tercih edemiyorsak gidiş amacı başka olsa gerek. Öyle değil mi?

Mutlu yarınlar Türkiye’m…

+++++

MALULEN İŞ BIRAKAN PİLOTLARA DÖNÜŞ ŞANSI

Amerikalı Orville Wrigt ve Wilbur Wright kardeşler 17 Aralık 1903’te ilk motorlu uçağı icat etmemiş olsaydı pilotluk adı verilen bir meslek de olmamış olacaktı.

Zevk için de olsa amatör ve profesyonel olarak herhangi bir hava aracını sevk ve idare eden lisans sahiplerine pilot denilir.

Profesyonel pilotluk yapmak isteyenlerin ticari pilot lisansına sahip olmaları şart. Bu lisansa sahip olan pilotların uçuşa engel herhangi bir sağlık sorunu yoksa tam 65 yaşına kadar uçuş yapabilirler.

65 yaşına gelmeden sağlık problemleri nedeniyle her yıl onlara pilot erken yaşta mesleğine veda etmek zorunda kalıyor.

Pilotları kokpitten alıkoyan hastalıklar arasında en başta kalp hastalıkları gelir. Tıpkı, başka mesleklerde olduğu gibi. Pilotların lisans kaybına sebep olan tüm kardiyolojik sorunlardan biraz daha muaf olabilmeleri meslek erbabının, meslek kuruluşlarının ve kural koyarak denetim işini de yapan resmi otoritenin en önemli konularından bir olmayı sürdürüyor.

Meslekten genç yaşta kopmaların önüne geçebilmek için tıp doktorları ve pilotlar geçtiğimiz ay içinde bir masa etrafında buluşarak bu kuralları nasıl biraz daha esnetebilirizin tartışmasını yaptılar. Pilotların uçuşta geçirebilecekleri zaman dilimleri günlük, haftalık, aylık, üç aylık ve yıllık olarak belirlenmiş olup, sürenin aşılmadı beraberinde sorunlar getirir.

Kısa adı Pil-Vak olan Türkiye Havayolu Pilotlar Vakfı’nın organizasyonu ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün onayı ile yapılan “Havacılık Tıbbı Kardiyoloji Çalıştayı”na yetkilendirilen hastanelerin havacılık tıbbi merkezlerindeki görevli kardiyologlar ile havacılık tıbbı ve mevzuatı konularında bilgi sahibi olan yetkili uzmanlar katıldı.

Prof. Dr. Hasan Fehmi Töre’nin başkanlığında gerçekleştirilen çalıştaya Dr. Engin Demir, Prof. Dr. Aycan Fahri Erken, Doç. Dr. Murat Yalçın, Prof. Dr. Berkay Ekici, Prof. Dr. Ferşat Kolbakır, Prof. Dr. Mustafa Özkan, Uzm. Dr. Vedat Ertunç, Dr. Kadir Eren, Uzm. Dr. Tayfun Üşenmez, Uzm. Dr. Ali Saib Engin ve Dr. Cem Başaran uzmanlık alanlarındaki yeni gelişmeleri anlattılar. Havacılık tıbbındaki güncel gelişmelerin halen yürürlükte olan mevzuata olan etkileri tartışılarak, yönetmeliklerde yapılması mümkün olabilecek değişiklikler sonuç raporu olarak SHGM ile paylaşıldı.

Raporda yer alan öneriler SHGM’nin onayından geçti ve böylece bazı sağlık sorunları nedeniyle yaşanan hak kaybı ve mağduriyetlerin önüne geçilebilecek. Konuyla ilgili olarak Pilotlar Vakfı yaptığı açıklamadan şu görüşlere yer verdi;

“Çalıştay sonunda yapılan güncelleme ve teklifler SHGM tarafından kabul edilerek, “SHT-MED KAPSAMINDA AKIŞ ŞEMALARI VE REHBER DOKÜMAN” başlığıyla yayınlandı.

Yayınlanan bu doküman ile güncellemesi yapılan birçok algoritma sayesinde, hali hazırda lisans kaybına uğramış kaptanlarımızdan uçuşa dönebilecek olanların varlığını bilmek, bu sayede buna benzer başka mağduriyetlerin önüne geçmek en büyük mutluluğumuzdur.”

Bu mutluluğa biz de katılıyor, emeği geçenleri kutluyoruz.