Sel felaketinde yaşanan manzara sonrası ortaya çıkan tabloyu anlatmak ve yorumlamak mümkün değil..
İnsanın inanası gelmiyor.
Felaketin boyutu kelimelerle ifade edilecek durumun çok ötesinde..
Yaşanan bu acı olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ailelerine, yakınlarına başsağılığı diliyorum..
Feryatları, gözyaşları ve haykırışları gördükçe kelimeler boğazıma düğümleniyor, elim titriyor!
Başta Hopa İlçesi olmak üzere Arhavi ve Borçka’da yaşanan bu felaketten zarar gören bütün vatandaşlarımızın yaraların acilen sarılması en büyük temennimiz..
Allah böylesi bir acıyı tekrar yaşatmasın..
Ne yazık ki Karadeniz’de her yağmur sonrası manzara aynı..
Artvin, Rize ve Trabzon..
Yaşanan onca acı olaydan dersler çıkarmışa benzemiyor.. Dere yatakları hala imara açılıyor, alt yapıda gereken hassasiyet gösterilmiyor, sahil yoluna gerekli önlemler alınmıyor..
Doğanın intikamı da işte böylesine ağır oluyor.. Yüreklerimize kor olup düşüyor.
Aslında ne yazsak boş!
Çünkü sonuçta herkes bildiğini okumaya devam ediyor..
Bizlerin uyarılarına kulak ahizeleri açık kim var Allah aşkına!
Suçlu sadece devlet veya yerel yönetimler değil, suçlu aynı zamanda bizler yani vatandaşlarız..
Kurallara uymuyor, doğaya sahip çıkma noktasında sessiz kalıyoruz..
Hepimizin şapkasını önüne koyması gerek.
Günlük çıkarlar için geleceği karartmaya hiçbirimizin hakkı yok.
Kurallara harfiyen uymak durumundayız. Dayı arayarak bazı kanunsuz izinleri alırken vicdanımız hiç mi yapma demiyor.
Yazık günah hepimize..
Hopa’da kaybettiğimiz canların hesabını kim verecek?
Felaketin boyutlarının büyük olması altından kalkılamayacağı anlamına gelmiyor.
Eğer doğa ile menfaat arasındaki ahengi doğru kurarsak böyle felaketlerden gözüyaşlı bakiyelerle ayrılmayız.
Kurallardan ödün verilmemeli. Ağaçlandırmaya, dere ıslah çalışmalarına dere yatağından çalarak değil en büyük felaketin hesabını yaparak mevcudu daha da genişleterek bir çalışma yapmalıyız. Toprak değerliyse can daha değerlidir bilincinde olmalıyız.
Karadeniz’de doğa ile savaş ilan etmenin bir anlamı yok..
Dereleri kurutarak, ormanları keserek, yolları rant uğruna açarak, derelerin üzerine evler dikerek inatlaşmanın faturası çok ağır olmaya devam edecek..
Bunu hepimizin kabul etmesi gerek..
Hepimiz aklımızı başımıza alalım.. Nasıl bir coğrafyada yaşadığımız gerçeğine varalım..
Sonradan ah vah çekmenin çok bir anlamı yok.