Bir insanın, bir örgütlenmiş topluluğun, bir milletin ve bir devletin bir amacı, bir ideali, bir hedefi vardır. Bu hedefler, amaçlar doğrultusunda hareket etmeye çalışırlar.
Bizlerinde bir amacı var olmak zorunda. Ülke olarak millet olarak ve devlet olarak. Hedeflerimizin önceliğine bunu koymamız gerekir. Daha sonrada kendi hedeflerimizi belirlememiz gerekir. Devletimizin belirlediği hedefler bizleri belirlenen noktalara taşımak zorundadır.
Belirlenen hedeflere yürürken önümüze çıkan sorunlar olacaktır. Ancak beni, bizleri düşündüren içimizden çıkan sorunlar değil, içimizden çıkan kahpe insanlar, kahpelikler.
Hesaba katmadıklarımız; kendi menfi çıkarları uğruna kardeşini, akrabasını, komşusunu, köyünü, devletini ve milletini harcayanları hesaba katamıyoruz. Hesaba katamıyoruz insanların birbirini bu derece sevmediğini. Hesaba katamıyoruz birbirimizin kuyusunu kazmaya çalıştığımızı. Hesaba katamıyoruz tarihi geleneklerden bu kadar ayrıldığımızı. Hesaba katamıyoruz dini inançlarımızdan bu kadar ayrıldığımızı. Hesaba katamıyoruz para ve kendi zevkimiz için insanları birbirine düşüreceğimizi. Hesaba katamıyoruz bir millet olarak devlet olarak yürürken yetkili kişilerin yetkilerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanacağını.
Hesaba katamadıklarımız yüzünden bu kadar insan; insanlık dışı muamelelere maruz kalıyor. Hesaba katamadıklarımız yüzünden bu kadar insan acımazsızca ölüyor. Hesaba katamadıklarımız yüzünden ne insanlık kaldı nede insan… İnsanlığın olmadığı bir yerde, insanın olmadığı bir yerde hedefin, amacın olması mümkün mü?