Başarı için bedel ödemeyi yeni kuşak pek bilmiyor. İsteniyor ki hemen her şey oluversin. Bedel ödemeden elde edilenler, ya sabun köpüğü gibi kısa sürede sönüyor ya da uzun ömürlü işletmelere dönüşmüyorlar. O yüzden bedel ödeyerek farklı bir gelecek inşa etmek isteyenlere bu köşede yer vermeye devam ediyorum.
Malum, bir sahil şehri olan, olmasına rağmen denize girmek için kilometrelerce yol gidilen ender şehirlerdendir Trabzon. Temiz deniz ve kumsal bulmak mesele oldu güzelim Trabzon’da.
İşte alternatif denize giriş noktalarından biri de her daim Çarşıbaşı olmuştur.
Çarşıbaşı’nın fındığı, keşanı ve balıkçılığına şimdi de “turizm”ekleniyor.
Denizci iki kardeş, Abdul ve Necmi; geçtiğimiz birkaç yıl öncesine kadar balıkçı ve gemilerde makinist olarak çalışmaktaydılar.
Şimdi ise adı “plaj işletmecisi” olsalar bile hayalleri büyük: Bir turizm tesisine dönüşmek.
İki kardeşten karaya önce Abdul Zihni çıktı. Deniz insanı bile çürütür derler. Balığın bittiğini, denizde avcılığın geleceği olmadığını ilkin o gördü. Bedelini yoğun emeği ile ödeyen Abdul, geleceği de öngörerek işletmesini yaptığı plajda kendi tasarladığı ve ahşaptan yapacağı lokantayı hayata geçirmek üzere. Yakın gelecekte ise burada 25 kadar bungalov ev üretmek istiyor. Abdul ve Necmi'nin karadaki mücadeleleri ile Çarşıbaşı'nda sıfırdan yarattıkları Kale Plajı yoğun ilgi görüyor.
Evlerinin hemen önündeki kumsala sahip çıkarak başladı hikaye. Bu kumsalda bir gelecek hayal ettiler. Karadeniz sahil yolu kumsalı yok etmek üzereydi. Karayolları ve yüklenici firma ile Abdul’un kurduğu diyalog zaman zaman çok sertleşmiş. Abdul, plajı kurtarmak için yapmadığını bırakmamış... Kurduğu dostça ilişkiler karşılığını bulmuş, plajın bugünkü şeklini almasında bu ilişkinin çok büyük katkısı olmuş. Çoğu zaman parayla satın alamayacağı kadar pek çok şeyi rica ile yaptırmış.
Biz bu mekanı ilk keşfedenlerdeniz. Mekan olmadan önce de burada piknik yapar denize girerdik.
Abdul, eşi Gülay Hanım ve oğul Tolga belgeli turizmci..
Kardeşler plaja lokanta ve konaklama tesisi eklemek için finansman arayışında..
Kale Plajı birkaç fuara turizm işletmesi olarak katılır ve tanıtımlarını yaparlarsa geleni gideni daha da çoğalacaktır.
Bu artış, Çarşıbaşı için ciddi bir fırsat yaratacaktır. Üretecekleri yumurta, süt, peynir sebze ve diğer ürünleri satacakları pazar ayaklarına gelecektir. Turizm sektörünün çarpan etkisi işte bu kadar büyük.
Abdul, günlük tatlı tüketimlerinin beş tepsiyi bulduğunu, 200 porsiyon ekmek içi köfte sattığını belirtirken balık siparişlerini karşılayamadıklarını söyledi. Tesisin bu yaz yeni şezlong ve şemsiye ihtiyacı çok arttı. Abdul, keşke çevremizden bir iki abla, teyze tatlılarımızı üretse temennisinde bulundu.
Bu, sade bir plaj işletmeciliğiyle başlayan yoldan turizm tesisine doğru geçişin emekleme adımları. İki kardeşin, eş ve çocuklarının katkısı ile Kale turizmin giderek artan müşterisi Kaleköy ve çevresinde bir ekonomik canlılık sağlayacağı görülüyor. Bu girişimin artık çevresi ile birlikte gelişim planına ihtiyacı var.
Abdul, tesisi sadece yazın denize girmek isteyenlerden alacakları giriş ve şezlong parasıyla uzun vadeli işletemeyeceklerini biliyor. O yüzden plajı bir turizm tesisine çevirmek için kafa yoruyor. Elbette tesisin daha da güzelleşmesi için yapılacak çok şey var. Kumsalın ve çevrenin düzenlenmesi, otopark sorunu gibi konuların farkında Abdul. Kalite artarsa kazancın da artacağını biliyor.
Kırsal turizme örnek
Ancak bugüne kadarki gelişme bile, Çarşıbaşı’nda Trabzon için çok ilginç bir "Kırsal Turizm" örneği doğduğunu gösteriyor. Çarşıbaşı Belediyesinin olumlu ilgisi yetmez. Bu gelişimin mutlaka bir vizyona ve bunu hayata taşıyacak “yöntem”e ihtiyacı olacak.
Bu iki kardeş, sağlam adımlar atarak yollarına devam ediyorlar. Bu sürecin bir kırsal kalkınma modeline dönüşmesi, birden çok kurum ve kuruluşun organize (planlı) desteğiyle olacaktır.
Bence bir model olarak da incelenmeye değerdir.
Unutulmamalıdır ki Zorlu Holding’in patronu da ilkokul mezunudur.
Bu altın yumurta yapma adayı tesis, çevresi ile ele alınmalı ve Trabzon'un örnek projesi olarak desteklenmelidir. Adına “uzman” dediğimiz çok sayıda insanın kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmesi, onları gerçekten uzman yapmakta mıdır? Bence uzmanlık, böyle projelerin uçmasına yardımcı olarak gösterilir. Turizm sektörünü öncelikli alan olarak belirlemiş olan kamu, sadece 5 yıldızlı otellere teşvik vermekle bu işi çözemeyeceğini bilmektedir. O yüzden böyle modellerin desteklenmesi şarttır.
Bu iki kardeşin yazdığı başarı hikayesini izlemeye devam edeceğim.
Bence bu iş gol olur.
Saygılar...