Bir Hadis-i Şerif'te Hz. Peygamber şöyle buyuruyor;
“Çocuğunuza bırakacağınız en güzel miras, onu hem dünya, hem de ahiret mutluluğuna eriştirecek bir terbiyedir.”
Peygamberimizin eniştesi ve dördüncü halife Hz.Ali ise bu meseleye şöyle yaklaşıyor;
“Her şey zeval bulmaya (yok olmaya) mahkumdur. Bunun yalnız bir istisnası vardır; o da fazilettir.”
Ünlü bestekar Beethowen ise;
“Çocuklarınıza erdemli olmayı öğretin. Onları mutlu edecek olan, para değil, erdemdir.”
Evet terbiye, fazilet ve erdem üç çok değerli kavram. Gençlerimizi bu ulvi kavramlarla buluşturmak gerekir.
Gençler, milletlerin geleceklerinin teminatıdır. Gençlerinin yetiştirilmesine, karakter ve ahlak eğitimine, milli ve manevi değerlerle donanmasına önem veren toplumlar ileriye dönük yatırım yapmış olurlar.
Gençler hayatlarının en hareketli, en dinamik ve en güçlü kuvvetli dönemini yaşarlar.
Bu özelliklerin müspet tarafa yönlendirilmesi önemlidir. Yoksa duygusal yönleri ağır basan gençlerin kötü alışkanlıklara sahip olmaları ya da yanlış akımların etkisi altına girmeleri kaçınılmaz olacaktır.
Nitekim bizi bizden çaldı ecnebi beslemesi meczuplar...
Bereket versin devletimizin hadimleri acı tecrübelerle de olsa bu gerçeği görüp gereğini yapıyorlar.
Biz bu millete maftun eğitimciler olarak, her türlü mücadeleye giriştik milletimize hakikati anlatmak için. Ama öyle büyük bir şer duvarıyla çevrilmiştik ki sesimizi duyuramadık nefesimizi kimseye ulaştıramadık.
15 Temmuz musibeti canımızdan can, bedenimizden kan kopardı da toplum olarak ancak o zaman ayıldık.
En yüce tepeler "yanlız kaldım" diye dert yandığında milli ve manevi değerleri içselleştirememişler hep bıyık altı güldü.
Üsten konuşuyor dediler...
Oysaki üstten değil kitabın ortasından konuşuyordu.
Bir daha gençlerimizi devletimizin kontrol edemediği hiçbir oluşuma peşkeş çekmemeliyiz.
Gençlere nasihat yerine numune olmalıyız. Zira nasihatler adresine varmayan mektuplar gibidir.
Gençlerin ahlaklı ve karakterlerinin sağlam olması, öncelikli olarak yetiştiği aileye bağlıdır. Anne ve babanın nasihat ve telkinlerden ziyade davranışlarıyla gençlere örnek olmaları gerekmektedir. Genç kendisine söylenen sözlerden değil, yapılan hareketlerden etkilenir.
Arkadaş çevresi, bir guruba aidiyetin önem arz ettiği gençlik döneminde, onların davranışlarını etkileyen diğer bir etmendir. İyi bir arkadaş çevresi genci olumlu etkiler.
Gençlerin aldığı eğitimin ve öğretmenlerinin milli ve manevi yönlerini güçlendirmesi beklenir. Sevgi, saygı, yardımseverlik, fedakarlık, doğruluk, güvenilirlik, çalışkanlık, sorumluluk gençlere öncelikli olarak verilmesi gereken değerlerdir.
Vatan sevgisi, bayrak sevgisi mutlaka aşılanmalıdır. Gençlerimize tarihimiz öğretilmeli, geçmişinden örnek alarak ülkesini daha da ilerilere götürme hedefi kazandırılmalıdır.
Gençlerin örnek aldığı şahsiyetler önemlidir. Kültür erozyonuna uğramış, yaşayışı ve davranışlarıyla genci olumsuz etkileyecek ünlü kişiler konusunda genç bilgilendirilmelidir. Örf ve adetlerimizi öğretmek, milli kültürümüzü ve değerlerimizi benimsetmek elzemdir.
Şu konuya da özellikle dikkat çekmek istiyorum: Meslek tercihinde ne kadar maddi getirisi olduğuna öncelikli olarak dikkat edilmesini ya da kolay yoldan çok para kazanmaya gencin teşvik edilmesini doğru bulmuyoruz.
Hayatını sadece maddiyatla donatmış genç mutluluğu yakalayamaz. Seçilen meslek sevilmeli, gencin yetenek ve ilgisine uygun bir meslek olmalıdır. Ve bazen de genç karşılıksız olarak çevresine bir şeyler verebilmeli, hiçbir karşılık almadan da çevresine yardım edebilmeli, bunun zevkini tatmalıdır.
Gençler asla kaderine terk edilemez.