Futbol üzerine yazılan en bilindik kitaplardan biridir “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” (Simon Kuper)
Bugün “alanı” en etkili ve ekonomik kullanabilen, alanlar arasında en hızlı ve doğru geçişleri yapabilmeyi alışkanlık haline getirebilen takımlar dünya futbolunda söz sahibi. Total futbol dediğimiz kavram da tam olarak bu.
Total futbolla adı özdeşleşmiş Cruyff memleketinin coğrafik özelliklerinden hatta handikaplarından etkilenmiş olabilir miydi? Hollanda topraklarında doğan total futbol anlayışının denizi sürekli doldurarak alan yaratma gereksinimi ile bir bağlantısı var mıdır?
Hollanda’da alanın çok değerli, coğrafyanın düz oluşu futbolu ve oyun görüşünü belirleyen en önemli etkenlerdir. O etkenler ki Barcelona ya 30 yıldır aynı futbolu oynatırken bize de en fazla Futbol Asla Sadece Futbol Değilmiş dedirtiyor.
Ülkemizde henüz temelleri bile atılmamış(Altınordu altyapısını ayrı bir yere koymak istiyorum) ekolleşme sürecinin nasıl olması gerektiğine, muhtemel zorluklara ve çözümlerine daha sonra değineceğim. Türkiye büyük bir Coğrafya ve Bölgeler arası sosyoekonomik farklılıklar kadar iklimsel ve coğrafik farklılıklar da büyük oranda mevcut. Bu yüzden biz olayı biraz daha lokal ele alalım. Ülke futbolunda bir Trabzon olgusundan bahsetmek son derece mümkün.. (Yeri gelmişken Trabzonlu olmanın futbolcu transferinde bir tercih sebebi olduğu günlerden; 2-3 Trabzonlu oyuncunun aynı takımda bir araya gelmesinin istenmediği günlere nasıl gelindiğini meselenin sadece sosyolojik boyutlarını incelerken göreceğiz). Bir dönem süper lig oyuncuları arasında yapılan araştırmada nüfus kağıdının doğum yeri bölümünde en fazla İstanbul yazan sporcular; ikinci olarak da Trabzon yazan oyuncular olduğu görüldü. Trabzonspor’un devrim niteliğindeki başarılarında kadronun büyük çoğunluğu Trabzonluydu. Anlamı bir türlü kavranamayan öze dönüş projeleri de söylemde hep bunu vurgulayıp durdular.
Trabzonspor en son ne zaman iki sene üst üste aynı futbolu oynadı hatırlayanımız var mı? Sanmıyorum.
Bu ülke futbolunun problemi aslında ama konumuz ekolleşmek olduğu için biraz önce bahsettiğimiz “Trabzon çocuğu” potansiyelini elinde bulunduran bir Kulüple devam edelim.
Mustafa Reşit Akçay, Fitbol Dergisine (kesinlikle tavsiye ediyorum!) Verdiği son röportajında ekolleşmekle ilgili şöyle diyor: Önce oyuncu tipi,yapısı,Fizyolojisi, davranış psikolojisi,hangi Özelliklerin daha fazla geliştiği üzerine biraz kafa yormak lazım..
Yani Trabzon futbolcusuna bir kimlik oluşturalım, onu tanımlayalım. Ülke futbolunda adından söz ettiren bu potansiyel incelenmeli ki bu hamuru yoğurabilelim.
Trabzon futbolcusu hızlı oyuna yatkın, dayanıklı, çabuk, teknik kapasitesi iyi, istekli, azimli, problem çözebilen, dar alan oyununu iyi oynayabilen(bazı Özellikler sokak futbolunun tükenmeye yüz tutması ile körelmesine rağmen doğru çalışmalar ile tekrar kazanılabilir) bir oyuncu profili sergiliyor.
Can alıcı soru şu:
Bu özellikler ve oyuncu profili Üzerinden bir sistem, bir ekol oluşturulamaz mıydı? 33 yıldır şampiyon olamayan bir takım 20 yılını ısrarla ve sabırla bu yapıyı kurmaya harcasa ne kaybederdi? Ne kazanırdı? Sisteminden çıkartamadığın profili dışarıdan al. Trabzon çocuğundan Pivot santrfor çıkmıyor. Necmi Perekli’den sonra gelmedi. Onu dışarıdan al öyleyse. Al fakat sistemine dahil et, uyuyorsa gelsin ve kalsın. Belirli bir oyuncu yapısı var diyebileceğimiz Sakarya, Samsun, Rize şehirleri de bunu deneyemezler miydi? Bugün ekolleşen kulüplerin yaptığı tam olarak bu.. Ne istediğini bilmek.Altyapıda da üstyapıda da aradıkları futbolcu ve antrenör yapısı belli.
Dünya futbol tarihinin en önemli santraforlarından İbrahimoviç ve Thierry Henry’nin Barcelona da istenilen performansı sergileyememeleri ve ayrılmak zorunda kalmalarının sebebi kötü oyuncu olmaları değil sisteme uymamalarıdır.
Bir İsveçli ve bir Fransız çok iyi oldukları halde İspanya’nın bir takımında tercih edilmiyorlar.Sebebi de Hollanda’nın deniz seviyesinden aşağıda bir ülke olması..
Futbol Sadece Asla Futbol Değildir