Ne yazık ki, kesin ölü sayısını, kaç kişinin yaralandığını ve sakat kaldığını da asla bilemediğimiz bu depremdeki hasarın da sağlıklı hesaplanamadığı da ayrı gerçek.
Türkiye tarihinde en fazla ölüme ve hasara neden olan, 11 ili etkileyen ve 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depreminin üzerinden tam altı ay geçti.
Ne yazık ki, kesin ölü sayısını, kaç kişinin yaralandığını ve sakat kaldığını da asla bilemediğimiz bu depremdeki hasarın da sağlıklı hesaplanamadığı da ayrı gerçek.
Deprem sırasında insani tahliye ve lojistik ikmal açısından çok önemli olan havalimanları da fazlasıyla etkilendi.
Hatay Havalimanı ve Kahramanmaraş Havalimanları depremde en çok hasar gören önemli ulaştırma tesisleri oldu.
Kahramanmaraş Havalimanı’nın onarımı havalimanı yapımında çok deneyimli bir şirket olan Ozan Ahmet Şener’in sahibi olduğu Sera Yapı tarafından üstlenildi. Şirket işi kısa sürede bitirip bu meydanı sorunsuz olarak uçuşa açmayı başardı.
6 Şubat’ta meydana gelen depremde Hatay Havalimanı’nda ise pistin yarılıp terminal binalarının da zarar görmesi üzerine, meydan can ve mal güvenliği açısından hemen uçuşlara kapatılmıştı.
İlk olarak 2007 yılında Amik Ovası’nda kuruyan Amik Gölü’nün yumuşak zemini üzerine yapılarak hizmete başlayan Hatay Havalimanı’nın 2008 yılındaki büyütme ihalesini, halen Dalaman Havalimanı’nın ortağı olan YDA Gurup kazanmıştı. Havalimanı’nın genişletme işi 2011’de bitti ve dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından hizmete açıldı.
Depremden sonra pistteki çatlaklar onarılıp, molozlar hemen temizlenerek, havalimanı uçuşlar için hazır denildi ve trafiğe açıldı. Fakat, 3 bin metre olan pistin 918 metre kısaldığı ve 2 bin 082 metreye indiği gerçeği DHMİ’nin yayımladığı notamla ortaya çıktı.
Pisti kısaldığı için her uçağın inemediği Hatay Havalimanı bu haliyle depremden bu yana sınırlı hizmet vermeyi sürdürdü.
Hatay Havalimanı’nın açılması için birçok kuruluş seferber oldu denebilir.
Hatta öyle ki, havalimanının acilen açılışı için makine ve ekipman desteği vererek yardımcı olduğunu açıklayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş yalanlandı ve onarımı İstanbul Havalimanı ortağı Kalyon İnşaat ekipleri yaptı diye de resmi açıklama yapıldı.
Aradan altı ay geçtikten sonra gelen bir haber doğrusu bizi fazlasıyla şaşırttı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Oraloğlu, karayollarıyla uğraşıyor olmalı ki, AK Parti Hatay Milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı olan Hüseyin Yayman, Hatay Havalimanı’nın onarıma alınacağını ve 8 ay boyunca uçuşlara kapatılacağını açıklarken, sanki bizler hiçbir şey bilmiyormuşuz gibi şunları da eklemeyi unutmadı.
“6 Şubat günü yaşanan deprem dünya tarihinin en büyük depremlerinden biriydi. 200 atom bombasının neden olabileceği tahribata neden oldu. Kıtalar yer değiştirdi. Biz bugün o tahribatları gidermeye çalışıyoruz. Bunların arasında Havaalanı da var. Pist yedi yerinden kırıldı. Pisti yeniden kaldırıp yerine yeni pist yapılacak. Biz bu çalışmaların sekiz ay içerisinde bitirileceğini düşünüyoruz. Biraz uzun sürebilir ama çabamız zamanında veya zamanından önce bitirmektir. Hemşehirlilerimiz merak etmesinler meseleyi baştan sona kadar takip edeceğim”
Açıklamaya göre, pist yerinden kaldırılıp aynı yere tekrar yapılacakmış. Sormak gerek, bu pist yedi yerden neden kırıldı?
Yıllar önce havalimanı buraya yapılırken uyarılara aldırmayanlarla asrın depremi diyerek bütün suçu doğaya yükleyenler yanlışta ısrar etme noktasında buluştu.
Deprem ihtimalinin yüksek olduğu böyle bir yere tekrar pist yapmak milyonlarca liranın toprağa gömülmesi demektir.
Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman böyle bir açıklama yaparken, ne Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, ne de Bakanlığa bağlı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden (DHMİ) her hangi bir açıklama yapılmayışı manidar değil mi?
Göz göre göre çürük zemine yapılmakta ısrar edilen yeni pist yapım işinin kime ve kaça ihale edileceğini merak ediyoruz.
Son söz; Temel, sokakta yürürken yerde bir muz kabuğu görmüş, içinden “Hay anasini satayim, yine basacağuz, yine düşeceğuz” diye söylenmiş. Durum bu.
Mutlu yarınlar Türkiye’m…
VATANDAŞIN HAVAYOLLARINDAN İSTEĞİ VAR
Her ne kadar Türkiye’de uçak yolculuğu yapmak, milyonlarca kişinin satın alma gücünü aşsa da, değişik nedenlerle uçağa binmek zorunda kalan birçok insan var. Başta cenaze ve hastalık gibi nedenlerle acil seyahat etmek isteyenler çoğu kez uçaklarda yer bulamadıkları için mağdur olup, sıkıntılar yaşıyor.
Hafta içinde taziye ziyaretine gittiğim arkadaşım, uçaklarda yer bulamadıkları için cenazelerini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin cenaze taşıma aracıyla gönderdiklerini, kendilerinin de karayolu ile memleketleri olan Hopa’ya gittiklerini anlattı. İBB’nin soğutma sistemli aracı beş cenazeyi gidecekleri yerlere bırakıp yoluna öylece devam etmiş. Bu hizmeti tüm belediyeler yapıyor, ama yetmiyor.
Cenazesi olup da uçaklarda yer bulma sıkıntısı yaşayanlardan biri de benim. O nedenle bu durumda olup da uçaklarda yer bulamayanları çok iyi anlamaktayım.
“Memleketin her derdi bitti de bir tek bu mu kaldı?” diyenleriniz olacaktır. Fakat herkes kendi acısını bilir ve yaşar. Büyük şehirlerde yaşayanların cenazelerini kendi memleketlerinde toprağa verme isteği, böyle bir sorun doğuruyor.
Bu tür seyahatlerde yer bulamamanın yanı sıra, yer bulup da uçamayanların bürokrasiye kurban gitmesi de ayrı dert.
Trabzon böyle illerin başında gelmekte olduğu için, Turizm İşletmeleri, Seyahat Acentaları Derneği Başkanı, turizmci Murat Çavga, havayolu şirketlerinin overbook (fazla bilet satma) uygulaması nedeniyle birçok kişinin bilet satın aldığı halde uçamadığını belirterek şöyle diyor.
“Cenazeniz mi var? İşiniz mi var? Sınavınız mı var? Düğününüz mü var? İş görüşmeniz mi var? Askerden teskere mi aldınız? Hiç önemi yok. İstediğiniz kadar bağırın çağırın bir işe yaramaz. Önemli olan o uçağın dolu olması ve sizden önce diğer yolcuların biniş kartlarını almış olmasıdır.”
Söylenenler doğru, böyle zamanlarda sizin durumunuz hiç kimse tarafından dikkate alınmaz ve sizin için önemli olan o seyahate de asla çıkamazsınız.
Turizmci Çavga, turizmin yoğun olduğu ve bu yoğunlukla ilişkili olarak uçuşların dolu olduğu şehirlerde yerel halkın bu hareketlilikten etkilenmemesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın öncülüğünde, ilgili kurumların ve havayolu firmalarının ivedilikle önlem alması gerektiğini belirterek “Cenaze ve hastalık, iş görüşmesi ve sınav gibi durumlarda oluşan ulaşım ihtiyaçlarında insanlar mağdur olmaktadır. Cenaze gibi planlanamayan durumlarda insanlar ultra mağduriyet yaşamaktadır. Havayolu firmalarının tüm uçuşlarında birinci derece akrabalarının ölümlerini belgelendiren kişilere belirli oranda (Bu uygulama var, fakat yeterli değil.M.A) kontenjan ayırması bu mağduriyeti ortadan kaldıracaktır. En acı gününde, yakınını kaybeden bir kişinin bilet bulamadığı için cenazeye katılamamasının tarifini kelimelerle anlatmak mümkün değildir. Bilet bulamadığı için aracıyla cenazeye yetişme çabasında yolda kaza yaparak hayatını kaybedenlerin vebalini ödemek mümkün değildir.”
Başkan’ın söylediklerinin birçoğuna hak verirken, havayolu şirketlerinin cenaze kontenjanı için daha fazla yer ayırma uygulamasını hayata geçirip son ana kadar bu koltukları satmayıp bekletme yoluna gitmesi mümkündür.
Tıpkı bakan veya çok önemli kişiler için ayrılan kontenjanlar gibi. Bu tür kişilerin özel kalemlerinden gelen taleplerin çoğu zaman hazır bekleyen koltuklarla son anda uçuş yaptığını görmekteyiz. Gerçi son zamanlarda bakanların artık normal yolcu uçaklarıyla değil de, devletin VIP filosundaki uçaklar veya kiralık jetlerle uçtuğunu şahit oluyoruz. Onlara tahsisli koltukların, yani ‘bakan kontenjanı’ diye nitelendirilen bu yerlerin, yakınları ölen insanlara “Cenaze Kontenjanı” olarak tahsis edilmesi daha doğru olacaktır. Her şeyin para ile ölçülemeyeceğinden hareket etmesi gereken havayollarının sosyal değil, insani sorumluluklarının da gereğini yerine getirmesi çok önemlidir.