Bir kişi veya gruba yönelik, mağdurun bedensel bütünlüğüne mallarına veya simgesel ve kültürel değerlerine zarar verecek şekildeki her türlü davranış şiddettir. Bu davranışlar toplumlarda farklılıklar göstermekte olup toplumların yapılarına göre çeşitli sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Toplum olarak hayatımızın her aşamasında yer alan şiddet olgusu, sonunda eğitim yuvaları olan okullarımızı da kuşatmıştır. Okullardaki şiddette çok ciddi artışlar meydana gelmiştir. Okul ve okul önlerinde yaşanan olaylarda her gün çok sayıda öğrenci ve öğretmen yaralanmakta hatta ölümler bile gerçekleşmektedir. Yaşanan şiddetin giderek artması, eğitim sisteminin ciddi bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Öğrenci ve öğretmenlerin maruz kaldıkları şiddet olaylarını geleceğe yönelik hem tehdit hem de önemli bir uyarı olarak değerlendirmek gerekir.
Günümüzde internet kafelerde savaş ve dövüş oyunlarının gençler tarafından öncelikle tercih edilmesi, sinema ve TV’lerdeki mafya ve çete içerikli filmlerin de etkisiyle okul ortamlarında yaygın olarak çetelerin oluşması yaşanan şiddet olaylarını ciddi boyutlara ulaştırmaktadır. Aynı zamanda toplumdaki gelir adaletsizliği ve yoksullaşma, kontrolsüz yapılaşma, gelecek kaygısı, kültürel yozlaşma ve yabancılaşmayı da etkilerden sayabiliriz. Öncelikle kabul etmek gerekir ki okullarımızın bu duruma gelmesinde başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm yetkililerin, hatta toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu vardır.
Eğitim kurumlarında yaşanan şiddet olaylarının önüne geçebilmek için ilgili tüm kesimler üzerine düşeni yapmalıdır. Bu noktada, şiddetin hiçbir biçiminin toplumda kabul görmediğinin vurgulanması önemlidir. Eğitim çalışanlarının, öğrencilerin ve velilerin arkalarında toplumun ve devletin kurumlarının desteğini hissetmeye ihtiyaçları vardır. Her eğitim kurumunun şiddetle mücadele etmek için alınması gereken somut önlemleri, neler yapılacağını ve nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı olmalıdır. Okul içinde özel güvenlik birimleri veya okul çevresine emniyet güçlerini bulundurmak sorunu başka yerlere havale etmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Eğitimin en önemli sorununun çözümü günü birlik müdahalelere değil, uzun vadeli eğitim politikalarına ihtiyacı vardır. Başta öğrenci ve eğitim çalışanları olmak üzere, eğitimin tüm bileşenlerine yönelik olarak kültürel, sosyal ve psikolojik yönden tatmin edecek altyapı çalışmalarının hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesi şarttır. Ayrıca eğitim kurumlarında rehberlik hizmetlerinin işletilmesi ve buralardaki yetersiz personel sayılarının acil giderilmesi gerekmektedir. Veli öğrenci ve öğretmen eğitimleri uzmanlar tarafından sistematik ve sürekli gerçekleştirilmelidir.

Öğretmenlerimizin topluma yansıyan şiddet dalgasının geriletilmesinde önemli bir rolü vardır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin hem şiddetin uygulayıcısı hem de şiddetin mağduru olduğunu unutmamalıyız. Eğitim kurumlarında şiddetin önlenebilmesi için sorun fark edildiğinde gecikmeksizin müdahale edilmelidir. Temel amaç sorunu anlamak ve en etkin müdahale yöntemini uygulamaktır. Korkutma, bastırma, ayıplamanın uzun vadede çözüm olmadığı görülmektedir. Erken uyarı işaretlerini bilmek, potansiyel şiddet oluşturacak davranışları fark etmek ve bu işaretleri gösteren çocukları kontrol altında tutmak gerekmektedir.
Öğrencilerimizi anlama, algılama ve sorunlarına çözüm üretebilmek için eğitim şarttır. Toplumun tüm paydaşlarına bir plan dahilinde bilgilendirici, eğitici ve açıklayıcı etkinlikler sürekli düzenlenmelidir.