Bazı çevreler yerli sermayenin iş yapmasına ifrit oluyor. Bu memlekette kökleri bulunan, kaynaklarını bu ülke için harcayan milli şirketler, ya hırsızlıkla ya da yandaş firma olmakla suçlanıyor.

Aynı işi ecnebi bir şirket yürütse gıkı çıkmayanlar, devlet ihaleyi yerli şirkete verince öyle bir vaveyla basıyor ki şaşırmamak elde değil.

Artvin'de Kanadalı firma maden çıkarırken sözümona sivil inisyatif ses yemiş susma yutmuş gibi tepkisizken aynı işi devlete katbekat girdi sağlayacak şekilde Türk firması alınca kazma, kürek, balta ile saldırıyorlar.

Hollandalı bir şirket gübre üretmek için devletten destek alınca ölü numarası yapanlar bir yerli firmaya benzer bir destek verildiğinde ağza alınmayacak galiz ifadelerle etrafa tükürük saçıyorlar.

Ben bu tiplere 'Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü' yakıştırması yapıyorum. Bunları Türk'ün arasında frenk ezgileri söyleyen züppe tiplemelerle özdeş görüyorum.

Atatürk milli sermayenin kuvvet kazanması için hem devlet hem de özel teşebbüse özel ihtimam göstermişken 'kendini kurucu iradeye' yakın görenlerin bu yerli sermaye düşmanlığını anlamakta gerçekten zorlanıyorum.

Bugün biz teknolojik mamuller üretmede yetersizsek hep bu milli teşebbüs düşmanlığındandır. İşadamı bir şey üretmek için ARGE'siyle işe koyuluyor, milyonlar harcıyor; bu çevreler ezberlenmiş cümlelerle; 'hırsız, malı götüren, köşeyi dönen' sıfatlarıyla hücuma geçiyorlar.

Anadolu'nun kalkınmasını, üretmesini, efendi hale gelmesini bu beyefendiler hazmedemiyor. İçinden çıktığı toplumu, onun ortaya çıkardığı sermayedarları darağacına çekmek için yalan yarışına girişiyorlar.

Özellikle Artvin özelinde hem bakırın, hem altının hem de diğer yeraltı zenginliklerinin çıkarılmasına bilinçsiz(!) bir tepki var. Elin ecnebisi bunları çıkaracak olsa o zaman her türlü destek eliselek biçimde verilir. Bu tavrı görünce de benim sinirlerim gerilir.