Topal Osman - Ali Şükrü olayından sonra Atatürk'ün Karadeniz'e bakış açısı merak ediliyordu. "Bu büyük olay kolay kolay kapanmaz" diyenler çoğunluktaydı.
Karadenizlilerin intikamından korkan zamanın içişleri bakanı Adnan Adıvar, çoluk çocuğuyla birlikte Hindistan'a kaçmıştı. Ankara diken üstündeydi. Adalet ve içişleri banlarını suçlayanlar vardı.
Atatürk her zaman olduğu gibi soğukkanlılığını korumasını bildi. Aşırı bir önlem almaksızın Karadeniz turnesine çıktı. İlk durağı Topal Osman Ağa'nın memleketi Giresun'du.
Halkla kucaklaştı, büyük bir sevgi seliyle karşılandı.
Halk günlerce çoşku ile Ata'sını görmeye çalıştı.
Halk arasında saatlerce çarşı-pazar dolaştı.
 
Şehrin sokaklarında gezerken yanındaki belediye başkanı Hasan Vehbi Efendi kendisine yöreyi tanıtmaya çalışıyordu.
 
Bir ara Hasan Vehbi Efendi  "Paşam şu karşıki tepe Topal Osman Ağa'nın mezarıdır" dedi.
Paşa reisin sözlerini düzeltmeye çalıştı, "Hayır, reis bey hayır, orası Topal Osman Ağa'nın değil, ‘Cumhuriyetin Çelik Yeleği’ Topal Osman Ağa'nın mezarıdır. O büyük bir kahramandı. Cumhuriyetin de, devrimlerin de çelik yeleğidir. Bunu böyle bilesiniz" dedi.
Ne yazık ki; Atatürk'ün bu meşhur benzetmesi unutulmaya yüz tuttu.
 
Biz millet olarak tarihi değerlerimizi gençlere anlatmakta biraz geç kaldık. Bizler millet olarak, devlet olarak bu yüce insanların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyoruz.
Nerede yaşlıya yer veren bir genç görsem "İşte Cumhuriyetin çelik yeleği gençler" diyorum.
Nerede, yolda karşıdan karşıya bir nineyi geçirmeye çalışan genç görsem Ata'nın bu sözünü hatırlıyorum. Cumhuriyetin ve devrimlerin "ÇELİK YELEĞİ" gençler! sizlere inanıyoruz, güveniyoruz. Doğru yolda olduğunuzu 10 Kasım’da Anıtkabir’e koşarak bir kez daha kanıtladınız.
Kolay mı bir günde Anitkabir'e  1 milyon kişiye yakın ziyaretçi..
Dünyanın neresinde böyle bir sevgi ve saygı var!
Cumhuriyetin yılmaz, yıkılmaz bekçileri, binlerce kez açık alnınızdan öpüyorum...