Ölmek üzere olan iki yaşındaki çocuğa su içiren çömelmiş sarışın kadının fotoğrafını hemen hemen herkes görmüştür. Fotoğraf Nijerya’da 2016 yılının Ocak ayında çekildi. Zavallı çocuk yaklaşık 8 aydır sokakta yaşıyordu. Ölüme terkedilmişti. Terk edilme nedeni ise cadı olmasıydı.
Anja Ringgren Lovén adında Danimarkalı bir yardımseverin kurtardığı bu çocuğa Hope (Umut) adı verildi. Yardımsever kadın “Hope (Umut)’u kollarımda taşıdığımda sadece 3 kilo ağırlığındaydı ve çok yakında öleceğini hissettim.” demişti. Umut, cadı olduğu gerekçesi ile terk edildiği ölümün pençesinden sıyrılıp hayata tutunmayı başarabilmişti. Peki ya diğerleri…
Nasıl bir şeydi cadı olmak? İki yaşındaki bir çocuk nasıl bir cadılık emaresi gösterebilir? Çırılçıplak sokağa terk edilip ölümünü bekletecek kadar tehlikeli midir bir cadı? Peki, siz cadı olabilir misiniz? Çok zayıfsanız ya da çok çirkinseniz olabilirsiniz. Doğum lekeniz veya vücudunuzda belirgin bir yara izi varsa hatta çok güzel ya da çok hamaratsanız. Hele insanlarla dövüşmeye gücünüz olmadığından işinizi Allah’a havale ediyorsanız büyük ihtimalle cadı olmalısınız.
12.yüzyıl ile 17.yüzyıl arasında yaklaşık altmış bin kişi cadı olduğu gerekçesi ile idam edildi. Ancak Umut gibi sokağa bırakılan, sessiz sedasız öldürülen, kayıtlara geçmeyenlerle beraber bu rakamın yaklaşık bir milyon olduğu tahmin ediliyor. Öldürülenlerin dörtte üçü kadındı. Çünkü kadınların şeytana daha kolay kandığı düşünülüyordu.
Cadı olduğunu kabul etmeyenler değişik testlere tabi tutuluyordu. Elleri bağlanarak suya atılıyor, vücutlarına iğneler batırılıyor, tartılarla ağrılıkları ölçülüyor, kızgın közlerde yürütülüp cadı olup olmadıkları kontrol ediliyordu.
17. yüzyılda İngiltere’de bir bakan bir hâkime gönderdiği bir mektupta dua testinin bir cadıyı tespit etmenin en güvenilir yollarından biri olduğunu söylemişti. İddiaya göre cadılar şeytan ile anlaştıklarından dua edemezlerdi. Bu dönemde George Burroughs adında bir rahip cadılıkla suçlandı. Rahip, cadı olmadığını kanıtlamak için idam edilmeden önce son bir umutla dua okumaya karar verdi. Ve hayranlık uyandıracak kadar etkileyici, izleyenlerin gözyaşı döktüğü bir dua okudu. Ancak bu onu kurtarmaya yetmedi. Çünkü bir insan bu kadar iyi dua da edemezdi. Onun bu mükemmel performansı şeytanın bir numarası kabul edildi. Ve rahip idam edildi.
Cadı olduğu için idam edilen kişilerin mirası mahkeme heyeti ve devlet tarafından paylaşılıyordu. Bu yüzden ilk başlarda fakir insanları tehdit eden cadı avı, zamanla varlıklı insanları da tehdit eder oldu. Bu durum kural koyucular üzerinde baskı oluşturunca, 1736 yılından itibaren cadılık suç sayılmaktan çıkarılmaya başlandı.
Ancak hala Çin, Bangladeş, Butan, Myanmar, Hindistan ve Afrika’nın birçok ülkesinde cadı avı yapılıyor. Ve hala cadılık yüzünden ölümler gerçekleşiyor. 21. yüzyılda Mars’a araç indirmeyi başarabilen insanoğlu, cadı olduğu gerekçesi ile insanları kapının önüne atmaya devam ediyor. Kim bilir belki de insanoğlu Mars’a gidebilmeyi ilk önce mallarını gasp ettikleri bir cadının süpürgesi üzerinde test etmiştir.