İstanbul’a ulaşan Mustafa Kemal’e sonradan Ticaret Vekili olacak olan Ali Cenani Bey Katma tren istasyonunda rast gelir.
-Nereden gelip nereye gidersin Ali Cenani Bey?
-Antep’te hemşirem, kayınvalidem ve akrabalarım var paşam. Antep vilayeti Maraş’a naklediliyormuş. Düşman şehir civarına kadar gelerek yağmaya başlamış. Ordu Adana’ya çekildikten sonra, hep düşman ayağı altında kalacaklar, onları başka tarafa nakil için gidiyorum.
-Memlekette adam kalmadı mı? Kendinizi müdafaa etmek çaresini düşününüz…
-Ne ile nasıl paşam?
-Teşkilat yapın, milli bir kuvvet vücuda getirin, kendinizi müdafaa edin. Ben istediğiniz silahı veririm.

 

BİR ŞEY Mİ YAPACAKSIN KEMAL?


“Yunanlılar İzmir’e asker çıkarmazdan biraz önce, galiba mayısın 14. günü idi. Başbakan Damat Ferit Paşa’nın Nişantaşı’ndaki evine akşam yemeğine davetli idim. Muayyen saatte gittim. Benden başka henüz kimse yoktu. Kısa birkaç kelimeden sonra uzunca bir durgunluk devam etti. Kendisinden, Harbiye Nazırı ile birlikte gördüğüm zamanki samimiyetten eser yoktu. Benimle yalnız kalmaktan sıkılıyor gibiydi. Bir ara saatine baktı;
-Acaba nerede kaldı?
-Birini mi bekliyordunuz efendim?
-Evet, Cevat Paşa hazretleri gelecekti.
Yine sessizlik… Biraz sonra Cevat Paşa salona girdi. Hemen üçümüz birlikte yemek salonuna geçtik. Sofrada çatal bıçak seslerinden başka ses yok. Üçümüzde susuyoruz. İçimizden gelen sorulara, kendi kendime içimden cevap vermeye çalışıyordum. Herhalde benimle konuşacak bazı şeyleri olmalı idi. Belki de çok önemli meseleler vardır, sofradan sonraya saklıyordur, diyordum. Yemeğin sonuna yaklaşmıştık. Başbakan Paşa, kısa bir cümle ile beni vehimlerimden kurtardı. Cevat Paşa’ya ve bana bakarak;
-Yemekten sonra biraz görüşelim.
-Emir buyurursunuz!
Ortasında genişçe bir masa bulunan çok dar, fakat hoş bir salon… Daha ayakta iken Başbakan dedi ki;
-Bir harita getirtsek de, Müfettiş Paşa onun üzerinde izahat verse..

 
Kipert’in atlası geldi. Anadolu paftasını bulduk. Başbakan Paşa’ya baktım:
-Ne cihette izahat emir buyuruluyor
-Mesela, Samsun ve havalisinde ne yapacaksınız?
Kelimeler, adeta ağzımdan dökülmeye başladı.
-Efendim, İngiliz raporlarına göre, Samsun ve havalisinde bazı karışıklıklar varmış. Biraz mübalağalıdır, zannediyorum. Ne de olsa bunlar basit şeyler. Yerinde yapacağımız tetkiklerle hallederiz. Şimdiden, isabetli bir şey söyliyememekten korkarım.
Cevat Paşa’ya döndü:
-Siz ne dersiniz?
-Öyledir efendim, bu gibi işler yerinde hallolunur.
Kanaat getirmemiş görünen Başbakan kafasında, daha büyük bir endişe ile sual şekli arıyordu. Derken, biraz heyecanlı bir sesle sordu:
-Pekala… Siz, bana harita üzerinde nerelere kadar kumanda edeceksiniz, gösterir misiniz?
Vesveseye düştüğü noktayı anlamıştım.
“Efendim, henüz ben de, pek iyi bilmiyorum. Takriben (Kipert’in atlasına elimi koyarak) ihtimal şu kadar ufak bir parça…” diyerek bazı vilayetleri gösterdim ve manalı bir tarzda Cevat Paşa’nın yüzüne baktım. Ben atlastan elimi kaldırırken o da ilave etti:
-Efendim, Paşa tabii o mıntıkadaki kuvvete kumanda edecek. Zaten nerede kuvvet kaldı ki?
Sözünü tamamlarken, vaziyetin hiçte önemli olmadığını anlatmak istermiş gibi, masadan uzaklaşır gibi oldu. İçimden Cevat Paşa’ya teşekkür ediyordum.
Her birimiz birer koltuğa çekildik ve kahvelerimiz içmeye başladık.
Damat Paşa ferahlamış gibiydi:
-Ne vakit hareket edeceksiniz?
-Ne vakit emir buyurulursa. Ben hazırım arzu ederseniz yarın veya öbürgün.
-Zatı Şahaneyi ziyaret ettiniz mi?
-Hayır efendi…
-Ben irade saniyeyi tebliğ ediyorum. Yarın kendilerini ziyaret ediniz.
-Peki efendim!
Başbakanın konağından çıktıktan sonra, Cevat Paşa ile kolkola karanlıkta, Nişantaşı caddesinden Teşvikiye’ye doğru sık adımlarla ilerliyorduk. Cevat Paşa samimi bir lisanla bana sordu:
-Bir şey mi yapacaksın Kemal?
-EvetPaşam, bir şey yapacağım!
-Allah muvaffak etsin!
-Mutlaka muvaffak olacağız!

 

ALÇAKLAR, HAİNLER!


Sivas Kongresi devam ediyor, Türk milletinin tam bağımsızlık isteği dalga dalga büyüyordu. Mehmed Vahdettin Sarayı’nda “Bu mülk benimdir! Bu memlekete asil bir soydan birisi hükümran olur. Bagilerin ( Asilerin) hükümet kurmalarına şiddetle mani olacağız.” diyerek hiddetinden bağırırken; Damat Ferit, Ali Galip adında bir şahsı Harput valisi tayin ediyordu. Ali Galip, işgalcilerin altınlarıyla aşiretleri ayaklandırıp, Sivas kongresini basmak istiyordu. Mustafa Kemal bu gruba karşı silahlı birlik gönderip dağıtmış ve İstanbul hükümetine şu telgrafı çekmişti:
“Alçaklar, hainler. Düşmanlarla millet aleyhine tertibat-ı hainanede bulunuyorsunuz. Milletin kudretli ve iradesini takdiren aciz bulunduğunuza şüphe etmiyorum. Fakat vatan ve millete karşı hainane ve mezbahane harekette bulunacağınıza inanmak istemiyorum.
Aklınızı başınıza toplayınız! Ali Galip ve hempaları gibi bülehanın ahmakça olan mevhum vaatlerine kapılarak ne Mr. Vovil gibi milletimiz ve vatanımız için muzır ecnebilere vicdanınızı satarak irtikap ettiğiniz denaetlerin milletçe tatbik olunacak mesuliyetini nazarıdikkate tutunuz. Güvendiğiniz eşhas ve kuvvetin akıbetini öğrendiğiniz zaman kendi akıbetinizle mukayeseyi unutmayınız.”

 

SEVR


1. İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalmaya devam edecek. Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü yerler İstanbul ve çevresinden oluşan küçük bir toprak parçası olacak; eğer Osmanlı Devleti, İtilaf güçlerinin belirlediği şartlara uymazsa İstanbul’da ellerinden alınacak,
2. Batı Anadolu ve Doğu Trakya Yunanlılara verilecek,
3. Ege Adaları Yunanistan’a bırakılacak, Rodos ve 12 Ada İtalya’ya verilecek,
4. Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti ve güneyinde Kürdistan Devleti kurulacak,
5. Irak, Musul ve Arabistan İngiltere’ye verilecek,
6. Boğazlar, bütün ülkelerin gemilerine savaş zamanında dahi açık bulundurulacak ayrıca boğazlar on ülkeden oluşan bir Avrupa Komisyonu tarafından yönetilecek ve bu komisyonda Türk üye bulunmayacaktı,
7. Kapitülasyonlar; İngiliz, Japon, Fransız ve İtalyanlardan oluşan bir komisyonun düzenlemesiyle genişletilerek yeniden gündeme gelecek ve bütün azınlıklar bu ayrıcalıklardan yararlanabilecekti. Ayrıca azınlıklara geniş haklar verilecek ve askerlik yapmayacaklardı,
8. Azınlıklar sınırlarımız içinde okul ve dini kurumları açabileceklerdi. Osmanlı’nın bu konuda yaptığı uygulamalar ise denetlenebilecekti,
9. Osmanlı Devleti’nin mali durumu ve bütçesi İngiliz, Fransız ve İtalyanlardan oluşan komisyon ile Düyun-u Umumiye İdaresi tarafından yönetilecekti. Bu komisyonda Osmanlı üyeleri sadece danışman olarak yer alacaktı,
10. Osmanlı, mali bakımdan zor durumda olduğu için savaş tazminatı vermeyecek ve borçları silinecekti,
11. Osmanlı Devleti’nde zorunlu askerlik kaldırılacak ve askeri gücü 50.700’ü geçmeyecekti. Ayrıca orduda ağır silahlar ve uçaklar kesinlikle bulunmayacak ve Osmanlı donanması İtilaf Devletleri’nin kontrolü altında olacaktı,
12. Deniz Kuvvetleri’nde 13’ten fazla savaş gemisi bulunmayacak,
13. Kürtler, Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet kurmak isterlerse ve bu istek Cemiyet-i Akvam tarafından kabul edilirse, Osmanlılar bu durumu kabul edecekti,
14. Osmanlılar, Mısır üzerindeki bütün haklarından vazgeçecek, Filistin, Irak ve Suriye için alınan kararlara uyacaktı.
15. Hicaz bağımsız bir devlet olacaktı (Arap ülkeleri istediğini aldı),
16. Osmanlı Devleti İzmir’deki egemenlik haklarını Yunanistan’a bırakacak ve kalelerden sadece birinde Türk bayrağı dalgalanacaktı,
17. Şam ve çevresi, Mardin, Antep ve Urfa Fransa’ya verilecek ve Sivas’ın kuzeyine kadar olan bölgede Fransız nüfusu yer alacaktı,
18. İzmir bölgesi dışındaki Batı Anadolu, İtalya’ya ait nüfus bölgesi olacaktı.

 

İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ’DİR


Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi’nde zalim ve mağrur bir ordunun esas unsurlarını inanılamayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. Büyük ve Necip milletimizin fedakarlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz; sahibiniz olan Türk milleti geleceğinden emin olmaya haklıdır. Muharebe meydanlarındaki maharet ve fedakarlıklarınızı yakından müşahede ve takip ediyorum. Milletimizin hakkınızdaki takdirlerine delalet etmek vazifemi mütemadiyen ve birbiri ardına ifa ediyorum. Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri!”
 

LOZAN


Lord Curzon 1. Turda Musul meselesini, kapitülasyonlar ve adli imtiyazların kaldırılması maddeleriyle birleştirip; Musul meselesinin tarafsız bir organın hakemliğine bırakılmasını teklif eder. Musul meselesi büyük güçlerin ağırlığı olan Milletler Cemiyetine havale olur. Konferans ertelenir ve Lozan heyeti Ankara’ya döner. Meclis ateşli konuşmalara sahne olurken, muhalefet hükümetin istifasını ister. Son gizli toplantıda Mustafa Kemal kürsüye gelerek uzun bir konuşmanın sonunda, “Delege heyetimiz, sebepsiz savaşa mı götürseydi, bunu mu istiyorsunuz? Delegelerimizi aklın icabına göre hareket ettiğinden, memleketi savaşa sürüklemediğinden dolayı mı eleştireceğiz, böylemi ülke yöneteceğiz?” sözleriyle hükümetin güvenoyu almasına katkıda bulunur. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan kentindeki Rumine Sarayı'nda; TBMM temsilcileri, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya tarafından imzalanarak milli sınırlar çizilir.

CUMHURİYET

“Bundan dolayı halk, milli egemenliğine yönelen bütün tehditleri ve tehlikeleri önlemelidir. Çünkü milli egemenlik öyle bir kuvvettir ki, onun karşısında bütün dikta rejimleri yıkılmaya mahkumdur. Milli egemenliği esas alan cumhuriyetle, sultanlık arasında şu fark vardır. Cumhuriyet fazilete dayanırken, sultanlık korku ve baskıya dayanmaktadır. Bundan dolayı Cumhuriyet erdemli ve cesur insanların yetişmesine fırsat tanırken sultanlıklar içine kapanık ve sefil insanlarla ayakta kalabiliyordu.”
Mustafa Kemal Atatürk
***
Vatan şairini sevmezler ve siz düşünüyorsanız neden? Akif dizeleri anlatsın olanları;
“Ya taassupları? Hiç sorma nasıl maskaraca?
O, uzun hırkasının yenleri yerlerde, hoca,
Hem bakarsın eşi yok dine teaddisinde,
Hem ne söylersen olur dini hemen rencide!
Milletin hayrı için her ne düşünsen: Bid!at;
Şer’i tağyirile terzil ise- haşa- Sünnet!
Ne Huda’dan sıkılırlar, ne de Peygamber’den.
Bu ilimsi hocalardan, bu beyinsizlerden,
Çekecek memleketin hali ne olmaz? Düşünün!”

Kaynaklar: M. Kemal Atatürk- Edward j. Ericson/ Tek Adam 1-2-3 Şevket Süreyya Aydemir/ Atatürk- İlber Ortaylı/ Vaiz- Sinan Meydan/ Çankaya- Fatih Rıfkı Atay/ Kazım Karabekir Günlükleri/ Zeytin Dağı- Fatih Rıfkı Atay/ Hangi Atatürk- Atilla İlhan/ M. Kemal’in Bana Anlattıkları- Charles H. Sherrill/ Atatürk- Andrew Mango/ Fikrimizin Rehberi- Erol Mürtecimler/ Bir Devletin Yeniden Doğuşu- Arnold J. Toynbee/ Atatürk- Gehnan Şapolyo