Tarih boyunca Yüce Türk milletinde bayrak sevgisi doruklardadır. Milli sembolimiz olan Türk bayrağı kanımızdır, şanımızdır, canımızdır. Kırmızı rengini kanımızdan, gururla dalgalanmasını şanımızdan, beyaz rengini asaletimizden, dünya durdukça yaşayacak benliğimizden, kimliğimizden almıştır. Bu sevgi hiçbir sevgiye benzemez. Bayrak ve istiklal marşı iç içe girmiş yüce bir kavram. Birbirlerinden ayrılmaz. Bizi birliğimize, dirliğimize döndürür. Nerede duyarsak duyalım – huşu içinde – kendimizden geçerek dinleriz…
23 Nisan Özgürlük ve Çocuk bayramının yaklaştığı şu günlerde beni çok etkileyen bir olaydan bahsederek bayrak sevgisinin sınırsız olduğunu vurgulamak istiyorum. Beşikdüzü’nde TOKİ Evlerinin bahçesinde küçük ebatlı bir bayrak var. Ufacık bir direğe çocuklar tarafından asılmış bir bayrak…
Bir gün Tokat’tan misafirliğe gelen bir ihtiyarın davranışı dikkatimi çekti. İhtiyar önce bayrağın yanı başında iki rekat namaz kıldı. Sonra bayrağın başına geçerek uzun uzun dualar okudu.
Bence bayrağın başında dua okuyan ilk kişiydi. Sonuna kadar bekledim. Dua sonunda sakalını sıvazlayan ihtiyar, görevini yapmış olmanın huzuru içinde yoluna devam etmek istedi. Başka dünyalardan gelmişim gibi donup kalmıştım. Koşup ellerini öpmek istedim. Öptürmedi. Duada ne okuduğunu sordum: “ Beni bağışla amca, merak ettim. Duada ne okudunuz? ” Önce bu yüce bayrağı başımızdan eksik etme Yüce Allahım” dedim. Sonra da bizi Türk Milleti ve islam ümmedi olarak Peygamberimizin bayrağı altında toplanmamızı nasip ve müyesser eyle Yarabbim” dedim. İhtiyarın yüzünden nur damlıyordu.
Kendisini bırakmadım, uzun uzun sohbet ettim. Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın soyundanmış. Geçen sene 24 yaşındaki oğlunu Mardin’de şehit vermiş.
Nur yüzlü ihtiyar gece rüyalarıma girdi. Şehit yeğenimin alnından öpüyordu.
Ellerini binlerce kez öpemediğime hala pişmanım. İşte bizdeki katıksız bayrak sevgisi bu. Allah uzun ömürler versin Ulu insan… Bayrağında çok yaşa, emi..!