Bayburt denince akla 1989 yerel seçimleri geliyor.
Bu seçimlerde başbakan Turgut Özal'ın partisi ANAP onca hizmete rağmen başta İstanbul, Ankara, İzmir Büyükşehir belediyeleri olmak üzere tüm ülkedeki belediyeleri kaybetmiş, partisi % 21.75 oy almıştı. Ancak il olmaya aday Bayburt Belediyesi’ni ANAP kazanmıştı.
İşte bu Bayburt il olduktan sonra Gümüşhane eski milletvekili Doç. Dr. Ülke Güney’i hangi partiden seçime girdiyseBayburt her dönem milletvekili olarak TBMM’ye yollamıştı.
Bir dönem de İçişleri Bakanlığı yapan, olaylı 1 Mayıs mitinginin ardından bakanlıktan zorunlu istifa eden bakan Güney döneminde Bayburt'ta Polis Yüksekokulu açılmış ve her ile bir üniversite projesiyle Bayburt Üniversitesi de kurulmuştu..
Ancak hiçbir sosyal imkan bulunmayan bu güzel ilimizde Bayburt Üniversitesi bir büyük şans olmuştur. Ama bu şansın da yeteri kadar iyi değerlendirildiğini düşünmüyorum..
Öğrenciler için yeteri kadar yurt bulunmadığı ve ev kiralarının yüksek oluşu nedeniyle kayıtlarını donduran öğrencilerin özel üniversiteleri tercihe yöneldikleri hep söylenir..
Gelmek istediğim nokta..
Bayburtlulara başta ilin idarecilerine ve STÖ'lerine büyük görevler düşüyor. Özellikle üniversite şansını lehlerine çevirmek için öğrencilere yönelik daha şevkatli daha yardımcı olunmalıdırlar diye düşünüyorum.
Bayburt'un en büyük sorunu olan göçün önünü mutlaka kesmeliyiz. Yatırımcıyı teşvik etmeliyiz, il dışında yaşayan çok değerli Bayburtlular var. Hiç değilse ortak şirketler kurarak istihdam artırmalı, göçü önlemeliyiz. Bu ilin kalkınması daha da ileri gitmesi için herkes taşın altına elini koymalı ve ilinin kalkınması için mücadele vermelidir..
Çünkü Bayburt güzellikleri hak eden mert, dürüst ve çalışkan insanların memleketi. Ve Trabzon ile Gümüşhane nasıl et ve tırnak gibi ise Trabzon ile Bayburt da öyledir. Trabzon'da yaşayan çok sayıdaki Bayburtlu kardeşlerimizin Trabzon sevdası bizleri gururlandırıyor..
O nedenle Bayburt'un kazanması, gelişmesi demek Trabzon'un da kazanması, gelişmesi demektir..
Bu ilde arazi çok; teşvik var, büyük sanayiler kurulabilir.
Bayburt yer altı şehri hayata geçirilmeli, Kop Dağı Özel İdare Tesisleri’nin yanına yenileri yapılmalıdır. Bir de kayak tesisi eklenmelidir. Çünkü Bayburt’un kalkınmasının diğer bir yolu turizmdir. Ancak turizm için yapılmış tek bir yatırım yok, tesis yok, bazı su ürünleri kooperatifleri yıllar önce bir alabalık tesisi kurmuş ancak hiç kimsenin aklına buraya veya bu tip tesislere yol yapmak gelmemiş.
Şimdi on binlerin yürüdüğü yoldan Bayburt denize açılıyor. Bilindiği üzere o yıllarda İran’da yaşayan Yunan Kralı Helen kardeşi ile kavga ederek on binlerin yürüyüşünü başlatıyor. Doğu Beyazıt’tan ülkemize giren on binler Erzurum Bayburt Aydıntepe üzerinden Araklı’ya inerler, burada ağaçlarla sallarlar yaparak denize açılır. Bir kısmı bugünkü Yunanistan’a gidip yerleşirler.
Şimdi bu yol Salmantaş tüneliyle araklıya bağlanıyor.
Muhteşem bir olay..
Araklı - Bayburt arası 90 kilometreye düşüyor. Bunu iyi izleyen Trabzonlu iş adamları Bayburt’ta araziler satın alıyor, çay ve un fabrikaları kurma girişimlerini başlatmış.
Şimdi bu yolla Ağrı, Kars, Iğdır, Van, Erzincan trafiği sahile inerse Bayburtlu günlük alış veriş için Trabzon'a bile gelebilme imkanını bulacak. Yani Araklı-Bayburt yolu özellikle Bayburt'a çok ama çok şey kazandıracak. Bayburt'un bir o kadar daha gelişmesi gerçekleşecek..
Bu bizi sevindiriyor.
Ama Gümüşhane'yi de unutmamak adına burada yapılanların Gümüşhane’ye de yapılması, 13 kilometre uzunluğunda olacağı hesaplanan Zigana tüneli sakın unutulmasın diyorum.
Çünkü Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize, Artvin aynı tavanın balıklarıyız..