Çağımızın gerçek toplumsal yönlendiricisi “sivil toplum kuruluşları”, STK’lerdir.
Çağdaş bir STK, toplumun gereksinimlerini nesnel olarak belirler. Belirlediklerini bilimsel yöntemlerle yorumlar ve çözüm önerileri sunar. Bu toplumu oluşturan bireyleri kucaklayarak onlarla bütünleşir. Sunduğu önerilerin uygulanıp sonuçlandırılmasını sağlar. Bununla da kalmaz, yaptığı çalışmanın sonuçlarını nesnel olarak değerlendirip, sonuçlar çıkarır. Tüm etkinliklerini aşama aşama, toplumu oluşturan bireyler ve ilgililerle paylaşır.
Sosyal kalkınmayı ileri düzeyde gerçekleştirmiş kentleri inceleyiniz, çoğunda STK’lerin payı, azımsanamayacak kadar çoktur.
STK’lerin kurulup yaşatılması, o kuruluşun oluşturulduğu toplumun bireylerinin inançlı ve bilinçli katılımına bağlıdır.
Elbette kurumsal yapısı; katılımcılarının tutum ve yönlendirmelerinin de STK’lerin yaşamasında ya da yaşamamasında, güdük kalmasında önemli bir yeri vardır.
***
Bayburt’un STK’lere olan gereksinimi yadsınamaz. Eğer Bayburt’un kabuğunu kırıp, içinde boğulduğu sorunlardan kurtulması isteniyorsa, Bayburtlular STK’lerin kurulmasına, kurulanların da yaşatılmasına katkı sağlamalıdır.
Bu kurumların ürettiği projeler, katılımcıların çabasıyla gerçekleşir. Yoksa dosyaların içinde ölü bir tasarım olarak kalırlar. Ya da kendi dar çevresinde uygulanır, topluma yansıması yetersiz kalır. Topluma yansımaması demek o STK etkinliğinin gerçek amacına ulaşamaması demektir.
***
Eğer Bayburt’un sosyal sorunlarına çözüm üretmek istiyorsak, STK’lerimizi kucaklamamız gerekiyor. Onların projelerini incelemeli, çalışmalarına katkı sağlamalı; onları yüreklendirmeliyiz. Çünkü katkı sağlamasını beklediğimiz/umduğumuz kurumların, Bayburt’umuza ne kazandırdıkları/kazandıramadıkları ortada.
Hele siyasî kurumların, Bayburt’un yaşadığı sorunlardaki yeri hiç de iç açıcı değil.
Yine de, o siyasî kurumları yaşatanların Bayburtlular olduğunu göz ardı edemeyiz. Siyasî cezalandırma bilincini edinmemiş toplumların sonu pek iç açıcı olmamıştır. Bayburtlular da siyasî başarısızlıkları cezalandırma bilincine erişmelidir.
Bu cezalandırma, sandıkta oyla; sosyal yaşamda da STK bilincini geliştirmekle gerçekleşir. Bayburtluların, yörelerindeki STK’leri kucaklayarak, onlara katkı sağlayarak; siyasetle elde edemediklerine ulaşacağı kesindir. Bu zorlu, uzun soluk gerektiren ve gönülden katkı bekleyen yolu izleyen kentler, toplumsal kalkınmada önemli başarılar elde etmişlerdir.