Bugün, uzay bilim çağını yaşıyoruz. Hangi işi yaparsak yapalım, kendimizi sürekli yenilemeliyiz. Bilgiyle donatmalıyız. Yoksa tuttuğumuz işte başarılı olamayız.
Gerek kamu, gerek özel kurum-kuruluşlarda çalışanlar, sık sık hizmet içi eğitim kursundan geçirilir. Böylece bildiklerini yinelerler, bilmediklerini de öğrenmiş olurlar. Dolayısıyla eksiklikleri en az düzeye iner.
Serbest çalışan dolmuş sürücüleri için her nedense böyle bir eğitimin verilmesi düşünülmüyor. Bu, yalnız Trabzon’da değil, Türkiye genelinde aynıdır.
Oysa bunların bağlı olduğu Şoförler ve Otomobilciler Odası var. Oda ödenti alır. Ne var ki onları eğitme yoluna gitmez. Bana göre, sürücülerde herhangi bir bilgi eksiği olmadığı algısı düşünülür!
Elbette bu düşünce yanlıştır. Bugün Trabzon içinde trafiğe çıkan sürücülerin çoğunun belgesi yeterli osa da trafik bilgisi yeterli değil. Çünkübelge almak için kursa yazılmış ama bazıları verilen derslere katılmamış. Belgeyi verenler paramı aldım ya deyip belgeyi vermiştir.
Bana göre dolmuşçuluk önemli bir iştir. En değerli varlık olan insanı taşıma işidir görevleri. Taşınanların sorumluluğunu üzerine almaktır. Işıklara, yol kurallarına dikkat edilmesi gerekir. Yolcu almak için durulacak yer var. Durulmayacak yer var. Bunlar önemsenmelidir. Bir yolcu almak için trafik arapsaçına döndürülmemelidir. En azından taşınan kişinin canı da düşünülmelidir. Sürücü, yolcuyu aldığı gibi gideceği durağa sağlam bırakmalıdır.
Hız sınırı aşılmamalıdır. Çünkü kazaların % 90’ı aşırı hız kaynaklıdır.
Dolmuş sürücüleri ve bütün sürücüler koltuğa oturduğunda ağır bir sorumluluk aldıklarının bilincinde olmalıdır. Örneğin sürürcü gelip tali yol ağzında duruyor. Ya yolcu indiriyor ya da bindiriyor. O yerinden kalkana dek trafik duruyor. Tali yoldan gelen beklemek durumunda kalıyor. Peki, dolmuşçunun yolu engelleme hakkı var mı? Elbette yok.
Özellikle yaya geçişlerinde saygılı olunmalı, yavaş gidilmelidir. Yaya görme özürlü, işitme engelli, dalgın, hasta, yaşlı olabilir. Avrupa’da olduğu gibi yaya ayağını yola atınca araçlar durmalıdır. Öncelik yayaya tanınmalıdır. Bu, bireye saygının gereğidir.
Oysa bizde yaya, geçmek için ayağını yola atıyor.Genelde sürücüler gazı hiç kesmeden onunla geçme yarışına giriyor. Böylece yaya ezilmeyle karşı karşıya kalıyor.
Eğitim düzeyi ile de bu konunun bağlantısı vardır. Bu yüzden yol uyarılarını hakkıyla okumak, renkli ışıkları yorumlamak zannedildiği gibi basit bir iş değildir.
Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı, süre geçirmeden Milli Eğitimle işbirliği yapmalıdır. Bağlı bulanan üyelerin eğitimi için çaba göstermelidir.
Yurttaşlık, insan hakları, toplumbilim(sosyoloji), davranış bilim(psikoloji), güzel konuşma, halkla ilişkiler vb. dersler verilmelidir. Bu, bir kez verilmekle olmaz. Belli aralıklarla yinelenmelidir.
Her gün karşılaştığımız dolmuş sürücülerini kravatlı, tıraşlı, nazik görmek isteriz. Bu hem onlara yakışır hem de karşısındakine saygı gereğidir.
Denetlenme önemli bir toplumsal ödevdir, uymayanlar uyarılmalıdır. Dahası, olmadı. Belli yaptırımlar uygulanmalıdır.
Eğitim, daha çok bireye özgüdür. Onun bilgili, becerili olması da aldığı sağlam eğitimle ilişkilidir.
Eğitim, bireyi vezir, bilgisizlik ise rezil eder!
Bireyi sevmeyen ona hizmet edemez! Bilgisiz, sevginin gelişmeyeceğini de bilmek gerekir.