Baharın gelmesiyle Trabzon’a Arap turistler akın etmeye başladı. Daha yazı beklemen şehrimizi tercih eden turistler için yıl boyunca yüzlerce toplantı yapıldı. Valilikte, otellerde, belediyelerde... Defalarca masalar kuruldu, kaldırıldı.
A, B, C, D planları yapıldı.
“Turisti nasıl rahat ettiririz.. Nasıl bir dahaki yıl Trabzon’u bir kez daha tercih etmelerini sağlarız” diye. Ardından da kendimize yollar belirlemeye başladık. Esnaf şöyle yapacak, böyle yapacak, yabancı dil öğrenecek..
Bunların hepsinin destekçisi olduk, eğitim projelerine her zaman destek verdik.
Bu projelerin hepsinin meyvesini almak istiyoruz ancak ne yapılan planlar, ne de kurulan masalar Trabzon turizmini kalkındıramaz. Nasıl kalkındıramaz derseniz; hayatınızda atladığınız en küçük ayrıntılar bir gün nasıl karşınıza çıkıyorsa, turizm konusunda da atladığımız ayrıntılar, yuvarlak masalarınızda konuşmadığınız konular turistleri bir gün mutlaka şehrimizden kaçıracak. Bu acı gerçeği sizinle şu şekilde paylaşmak isterim.
Uzungöl’de, Akçaabat’ta ve daha bir çok ilçemizde en lüks restoranlara sahibiz. Bizim Trabzonlular olarak büyük ayrıcalıklarımız var bu restoranlarda. Nedeni çok basit. Bize turist tarifesi uygulanmıyor.
Biz neyse fiyatı, onu verip montumuzu alıp mekandan elimizi kolumuzu sallaya sallaya çıkıyoruz. Ancak Trabzon’a gelen bir turist bizim gibi rahat davranamıyor. Aynı şeyi yiyoruz, ancak onlar bizden 2 kat fazlasını ödüyor. Maalesef hiçbir zaman geleceği değil, günü kurtarmanın peşinde koşuyoruz. Bu yıl 3 milyon turist hayalleri kuruyoruz. Olabilir, gelebilir...
Ancak aynı şeyleri insanlara bu yıl da yaşatırsak seneye ‘bizimle’ yetinmek zorunda kalırsınız... Kalırsınız ki, biz de yediğimizi ödüyoruz. Yani farklı bir kazancınız bizim üzerimizden asla olamaz. Bu nedenle ben İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Kansız’ı uyarmak istiyorum, öncelikle çift menü konusunda acilen çalışmaların yapılması şart. Bir heyet kurup, ya da birilerine görev verilip iş yerlerinin denetlenmesi, çift menü uygulayan mekanlara da gerekli cezai işlemin uygulanması gerekiyor. Aksi halde önümüzdeki yıllarda torunlarınıza, çocuklarımıza “Buralara eskiden hep arap turistler gelirdi, şehrimize ekonomik yönden çok iyi katkı sağlarlardı” diye anlatırız. Arap turizminin Trabzon’da ‘Şehir efsanesi’ olmasını istemiyorsanız, ‘SİZE GÖRE’ küçük ayrıntı olan bu konuyu değerlendirmenizi bekliyorum.
Yardım sever
komisyoncular (!)
Diğer bir konuya gelirsek, o apayrı bir skandal.. Trabzon’da turist yoğunluğundan dolayı boş oda kalmıyor. Bu nedenle turistlerde oda bulmak için herkesin kapısını çalmak zorunda kalıyor. Bunu fırsat bilen ve ‘Yardımcı olmak’ kisvesi altında nerden çıktığı belirlenemeyen bilgisiz, belgesiz komisyoncular ortaya çıkıyor. Yardımsever (!) komisyoncular araya girince, 50 TL’lik odanın fiyatı bir anda 80 TL’ye çıkıyor. 80 TL’nin 30 TL’si de ‘yardımsever’ komisyoncunun cebine gidiyor. Kim bu, komisyoncu arkadaş.. ‘Ne zamandan beri bu meslekle uğraşıyorsunuz’ diye sorsak ‘An itibariyle’ diyenler olacaktır. Kısacası, komisyoncuların aradan çıkarılması gerekiyor. Varsa bu işin resmiyeti, başvuru yapılsın, işe alınsın. Yani bir kurum adı altında ‘yol gösterici, rehberler’ olsun. Turistler de kalacak ye bulamadıkları zaman bu kuruma ya da birime başvursun. Ne fırsatçıların yaptığı işe çanak tutalım ne haksız kazancı görmezden gelelim ne de elimizde bulunan ‘altın değerindeki’ turizmi baltalayalım.
10 kişilik aracı olan acente oluyor..
Son olarak da kanunsuz, belgesiz, bilgisiz bir olayı daha anlatmak istiyorum. 10 kişilik minibüs alan, turizm acentesi oluyor. Ne belgesi var ne bilgisi arkadaş.. Bununla ilgili denetlemelerin yapıldığını ve cezai işlemlerin uygulandığını biliyorum. Ancak sık sık değil. Bu denetimlerinde sıkı bir şekilde yapılması gerekiyor. Bu sorunlar ortadan kaldırılmazsa bu şehirde ne turizm kalır, ne de turist..