Ara ara sokaklardan geçiyorum, gün batımına yüzlerini dönmüş irili ufaklı evler arasından, bu şehrin en tenhasından...

Yüreğin göçebe kuşlar gibi kıpır kıpır,  Birikintisi sulara bulaşıyor parçaların. 

Saçlarında asma yaprakların kokusu, sırtını dönüşte yürüyorsun yüzüme. Omuzunda bir esmerin sevda burkusu...

Usulca sıyrılıyorum kapının önünden, bahçende elmanın, kayısının vişnenin kavgası var. Çatılarında bir inip bir kalkıyor patavatsız kuşlar.

Çocuk sesleri karışıyor, uzaklarda gözleri kalmış tren raylarına. Menekşe kokuyor avuçlarının arası, kaşlarında ilk yaz terleri...

Rüzgar kokunu sürüklüyor daracık yollarda, 

Ne kadar zormuş böyle buluşmalar, böyle vedalar. Bir yabancı gibi ayrılıyorum sokağından, aşkımı selamlıyor kanadı kırılmış kuşlar…