23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı yurtta evlerden yükselen İstiklal Marşı ile birlikte çocuklarla büyükler duygu yüklü şekilde kutladı.
Evlerde dikkat çeken bir durum şuydu…
Kendi oturduğum sitede marşların arasından yükselen bordo mavi seslerdi.
İnsanlar ailece her şeyi özlemiş.
İnşallah bugünleri geride bırakacağız.
Zor günler geçiyoruz ama normal yaşantımıza devam edeceğiz.
Biraz daha sabır.
Sosyal mesafe bir kültür olacak hayatımızda.
Şu sıralar mesafeyi koruyalım.
Gerçi; mesafeli olmamız gerekenler varken sağlığa zarar veren, hayat kalitesinden ve sağlıksız ortamlardan size zarar doğuran insanların yanı sıra hiç sıkıntısı olmayan insanlar da yok değil.
Siyasetin de bir hastalık olduğunu söyler kimisi!
“Siyaseti hiç sevmem der” ama en çok da o yapar.
Aslında siyaset yapmak var, bir de siyaseti yapması gerektiği gibi yapmaları gerekirken maalesef siyaset sadece ona aitmiş gibi kullananlar da gözden kaçmıyor.
Bilip hareket edilmeli!
Bu kadar insanı ezmenin, bencillik yapmanın hiç hoş olmadığı anlatılmalı.
Virüsle uğraşırken bazıları da bayram yapmamalı.
Bu koro şeklinde de olup sonra bu vebali yaşamasınlar.
Edebi ve süslü yazılarla kandıramazlar kimseyi.
Toplum olarak kolay unutulmaz bu durumlar.
Bu vatan bir kaç kişinin göz boyamasıyla dalga geçemez.
Bu yüzden kimsenin o kadar saf ve pasifiz etmek anlayışlı siyaset yapmak lüksü yok.
Siyaset bir tür virüs olmamalı.
Sağlıklı, düzgün siyaset yapılmalı.
Bu nesille güzel gençler yetiştirelim.
Vatanı emanet edebileceğimiz nesillere bırakalım.
Onun için Trabzon üzerinden kimse oynamaya kalkmasın.
Ondan sonra kalkıp da cicili laflarla insanları kandırmaya çalışmasınlar.
Bu durumda geniş yürekli insanlar buna müsaade etmez.
Herkes işini yapsın.
Şımarma zamanı değildir.
Bu kadar sıkıntılar varken herkes haddini bilmelidir.