Şehrimizdeki gençlerimizin birçoğu ne yazık ki işsiz bir şekilde sokaklarda akşama kadar volta atıyorlar.
Bu gençlerimiz bazıları Uzunsokak’ta, bazıları Maraş Caddesi’nde, bazıları sahilde ve şehrimizin değişik yerlerinde aylak aylak geziyorlar. Kimi gençlerde kahvehane köşelerinde veya internet kafelerde gün boyu vakitlerini geçiriyorlar.
İçlerindeki bazılarının zararlı alışkanlıkları huy edinenlerde var…
Bazı zamanlar taşkınlık, huzursuzluk ve kavga çıkarmaktan da geri kalmıyorlar.
Ama bu gençlerimizin ortak bir özelliği ve çok büyük bir aşkları var. Bu ortak özellik ve büyük aşk aslında hepimizin sevdası.
Bu büyük aşkın adı ölene kadar vazgeçemeyeceğimiz, kara sevdamız Trabzonspor’umuz.
Gönülden Trabzonspor’umuza bağlı olan işte bu gençlerimiz her hafta maçlara gidiyor, Trabzonspor’umuza destek oluyorlar.
Trabzonspor’umuzla yatıp kalkıyorlar. Hayata dair başka hiçbir dertleri, tasaları ne yazık ki yok. Tek kaygıları Trabzonspor’umuzun başarısı…
Sakın yanlış anlaşılmasın, şehrimizin en büyük markası Trabzonspor’umuzu her hafta statlara giderek desteklemek bir kabahat değil. Elbette herkes, hepimiz markamız olan büyük sevdamıza destek olacağız. Onun başarısı için tribünleri dolduracağız.
Ancak burada anlatmak istediğimiz, bu kara sevda geleceğinizi karartmalı. Hayatın sadece Trabzonspor’dan ibaret olmadığının artık farkına varılmalı.
Bir yandan Trabzonspor’umuza desteğimizi sürdürürken bir yandan da geleceğimizi kurtarmak adına gerekli adımları atmak zorundayız.
Çünkü hepimizin dünyaya gelmemize vesile olan başta annelerimiz, babalarımız olmak üzere ailelerimize, yakınlarımıza ve toplumumuza faydalı olabilmek adına sorumluluklarımız var.
İşte bu sorumluluğu yerine getirmek için planlamanızı iyi yapmak zorundasınız.
Bir akşam tanıdık bir ağabeyimle sohbet ediyordum.
Konu şehrimizdeki işsizlik sorunundan açıldı.
Ardından da bana oğlunun sürekli işi girip çıktığından dert yandı. Girdiği hiçbir işte sebat etmediğini söyledi.
Trabzonspor’umuzun maçlarını hem kendi evimizde hem de deplasmanda takip etmek için işini ihmal ederek maçlara gittiği için işteki mesai saatlerine uymadığından hiçbir işte dikiş tutturamadığından yakındı.
Zaman zaman oğluyla girdiği her işte dikiş tutturamadığından ötürü ciddi tartışmalar içine girdiğini, evlerinde büyük huzursuzluklar olduğunu söyledi bu dertli ağabeyimiz.
Bu ağabeyimizi dinledikten sonra şehrimiz adına üzülmemek elde değil.
Emin olun, şehrimizde bu şekilde binlerce gencimiz var. Zaten günlük hayatımızda bu gençlerimize hepimiz sıkça rastlıyoruz.
Hayatlarını sadece Trabzonspor’umuza adayan gençlerimizin gerçeklerin farkına varması gerek. Eğer bu şekilde devam ederseniz geleceğinizi karartırsınız, ilerleyen yıllarda ne kendinize bir faydanız olur ne de bir başkasına.
Girdiğiniz işlerde sebat etmeyip sürekli iş değiştirirseniz veya Trabzonspor uğruna işten çıkarsanız birkaç yıl sonra hayatta savunmasız olarak kalırsınız.
Benim sizlere acizane tavsiyem şudur ki hem çok sevdiğiniz Trabzonspor’dan vazgeçmeyin hem de geleceğinizden.
Aileniz için, en önemlisi de istikbaliniz için meslek öğrenin. Zaten günümüzde İŞKUR gibi çok büyük bir nimet var. Hem meslek öğretiyor hem de para kazandırıyor. Böylesine büyük bir nimetten faydalanmamak akıl karı değil.