Devletler insanlar için vardır. Devlet, bireylerin kendi sosyal haklarını kullanmasını, özgürce yaşamasını sağlamakla görevlidir. İnsanların barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi insanın temel haklarını sağlamak da devletin görevidir. Ben bu yazımda bu temel haklardan yalnız “Sağlık” konusunu irdelemek istiyorum.
Sağlık insan için ve diğer canlılar için temel haktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde “Herkes, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve refahı için uygun bir yaşam düzeyine sahip olma hakkına sahiptir” diyor. Bu tür beyannameler kâğıt üzerinde güzeldir. Bu beyannameye uyan ülkelerin varlığı da inkâr edilemez. Ancak gerçek hayattaki tablolar güzel yazılmış beyannamelerin tersini gösteriyor. Doğum sonrası yanı 24 saat içinde ölen çocuk sayısı bir milyonu geçtiği ve beş yaşın altında çeşitli hastalıklardan ölen çocuk sayısı ise 11 milyonun üstünde olduğu gerçeğini kim gizleyebilir ki? Bunun temelinde yatan gerçek birinci derecede yeteri kadar besleyememek ikincisi de anne ve babanın yeterli bilgiye sahip olmadığıdır. Geri kalmış ulusların temel sorunu olan beslenme ve eğitim , bence bilinçli olarak çözüme götürülmüyor.
Dünyayı kasıp kavuran sıtma, kızamık, suçiçeği gibi çocuk hastalıkları ileri ülkelerde sıfıra indirilmişken geri kalmış ülkelerin baş belasıdır. Çocuk felci 1985’lerde bin çocuktan birini sakat bırakırken şu anda hemen hemen sıfırlanmış durumdadır. Arjantin, Nijerya, Pakistan gibi baskıcı ülkelerde çocuk felci hastalığına azda olsa rastlanmaktadır. Bu örneği neden verdim? Devletler ve ilgi gösteren sivil toplum kuruluşları işbirliği yaparsa özellikle devlet isterse sağlık sorunlarının çözüleceğine inanıyorum.
Ülkemizde donanımlı hastanelerin varlığı bizi mutlu ediyor. Hele iyi eğitilmiş ve sahasında uzmanlaşmış doktorların varlığından son derece mutluyuz. Ancak son zamanlarda özellikle AKP iktidarının kapitalist sistemin gereği olarak dar gelirli vatandaşlarımız için bu hastaneler ve doktorlar erişilmez, ulaşılmaz oluyor. Kapitalist sistemle palazlanan mutlu azınlık, ve onların desteği ile seçilen yönetimler talan sistemi kurdukları için devleti küçültmenin ve özel teşebbüsü öne çıkarmanın sonucu insanımız ciddi sorunlar yaşamaktadır. Buna özel hastaneler örnek verilebilir.
Kontrolsüz ilaç tüketimi kontrol altına almak devletin görevidir. Büyük ilaç firmalarına para kazandırmak için bir yerine beş ilaç yazımını engellemek de devletin görevidir. Ancak bu firmalar birçok devletten güçlü oldukları için ve gereği gibi denetim yapılamadığı için de dönüp dolaşıp vatandaşın cebinden alınıyor.
Ülkemizde sağlık sorunları çözülmüş değil. Devlet hastanelerini büyütmek ve doktorlara gereği gibi değer vermek gerekirken doktorlarımızın özel hastanelere gitmelerine olanak sağlanıyor. Belirli teşhislerin konulması için hastaya aylar sonrası gün verilmekte ve kişiyi özel hastanelere gitmeye zorlamaktadırlar. Kişinin geliri bu parayı karşılayamadığı için ineğini, koyununu hatta evini satarak hastasını iyileştirme umuduyla hastane hastane gezmekte şifa aramaktadır. İnsanımızın hastasına karşı duyguları sömürülmekte ve sistemin gereği hastaya ve hasta yakınına acımasız olunmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde sağlık için devletin harcadığı para ile ülkemizdeki devlet katkısına baktığımızda gerçekten çok komik rakamlar ortaya çıkıyor. Almanya, Fransa, ABD gibi kalkınmış ülkelerde devletin katkısı kişi başına 2500 doların üstünde iken bizdeki rakam 200 dolar civarındadır.
Bize göre ülkemiz insanının yeterli beslenmesi sağlanmalıdır. Bu da bir ailenin insanca yaşaması için eline geçen para ile mümkündür. Gerek devlet , gerekse özel hastanelerde kişinin teşhis ve tedavi giderleri kuruşuna kadar devletçe karşılanmalıdır. Tekelleşen ilaç sanayilerine karşı yerli üretim teşvik edilmelidir.
Kısaca şu anda ülkemizdeki sağlık hizmetleri insan onuruna yakışır yürümüyor. Parası olan yol kat ediyor, parası olmayan ise maalesef ölüp gidiyor. İşte devletimizin temel görevi insan onurunu koruyup kollayacak bir sağlık politikası oluşturmasıdır. Ama bu dileğimiz bakan yardımcılığına bir inşaat mühendisini atamakla değil, sağlık uzmanı insanlarla işbirliği yapmakla sağlanır.
Yalan mı?