KTÜ Tıp Fakültesi her yeni güne yeni bir skandalla ‘günaydın’ demeye devam ediyor.
Daha önce Acil Servis’e getirilen bir çocuğun tahlil sonuçlarında enfeksiyon olmasına rağmen hiçbir şeyi yokmuş gibi taburcu edildiği gibi, başka bir hastanın da tedavisi bir diğer hastane ile tezat şekilde değerlendirilip telafi edilemeyecek krizlere imza atılmıştı Tıp Fakültesi’nde.
***
Yine aynı hastanede onkoloji hastalarının tedavisinde kullanılan PED cihazı krizi ve o hastaların anlık tedavilerinde kullanılması gereken ilaçların hastanede temin edilememesi de gündemi uzun süre meşgul etmişti.
***
Tıp Fakültesi’nin yatan hasta bölümünün enfeksiyona zemin tutmasına rağmen bu sıkıntının aşılması için de hiçbir şey yapılmadığı aşikârken, hastanenin içinde bulunduğu ekonomik girdaba çözüm üretilemediği gerçeği de büyük bir vaka olarak güncelliğini koruyor.
***
Hastane şimdi de sapasağlam bir çocuğa kanser teşhisi koyup, 3 gün sonra teşhisin tam tersi kararı ile yeni bir skandalla gündemde.
Bu skandalın savunması ise hastanenin nasıl iş bilmez kişiler tarafından yönetildiğinin açıkça dışa vurumu.
Özür kabahatten büyük yani!
Diyor ki hastane, “Hastanemiz bölge hastanesi olduğundan yoğunluktan dolayı bu tür karışıklıklar son derece normaldir.”
Bu savunmanın ne izahı olabilir, ne de affı!
***
Kaldı ki üniversitenin rektörlük koltuğunda da sağlıkçı bir isim olan Süleyman Baykal oturuyor.
Demek ki ne Rektör Baykal, ne Başhekim Halil Kavgacı, ne de diğer idareciler hastanenin bu başıboşluğuna engel olamıyor.
Daha önce de yazmıştım; Kavgacı, muayeneyi bile Başhekimlik makamında yaptığı için hastanesinden bihaber.
***
Rektör Baykal’a gelince…
O da mesaisini sosyal medyadan iktidara yaranmak için harcadığından üniversiteye de, uzmanlığı olan fakültesine de zaman ayıramıyor.
Şehirde aylardır Sağlık İl Müdürü olmadığından da bu skandallara kimse ‘dur’ demiyor.
Olan ise her zaman ki gibi sana, bana yani vatandaşa oluyor.