İstanbul’daki Artvin Tanıtım Günlerinde (2015) çok sayıda hemşehrimizle görüşme fırsatımız oldu. Yıllarca görmediğimiz dostlarla söyleşip özlem giderdik. Bu arada yazan-çizen, kültürel etkinlikler içinde olan yeni dostlar edindik. Eşimin otantik giysiler, yöresel oyalar, nostaljik fotoğraflar sergisiyle benim karikatür ve Artvin şiirlerimle kitaplarımın bulunduğu standa, gelenler arasında Siryalı emekli öğretmen Pervin Yağcı da vardı. Kısa sürede tanışıp kaynaştık. Kitaplardan, yöreden, barajlardan, ortak tanıdıklardan söz ettik. Elinde, yazdığı “Sirya’dan anılar” adındaki kitabı vardı.
Kitabı ilgiyle izlediğimi görünce Pervin Öğretmen “sahibi gelinceye kadar siz okuyun. Ankara’da size iletmeleri için dostlarımı arayacağım” dedi.
Kitap köy monografisi niteliğinde. İçinde anekdotlar, anılar, yörede oluşan kısa öyküler var. Bunların tamamı şimdi sular altında. Deriner barajı, bazı köyler gibi Sirya’yı da kültürel değerleriyle birlikte sulara gömdü. Bir zamanların hareketli, şenlikli bucağı Sirya’yi anlatırken söze “bir varmış bir yokmuş” diye başlanacak.
Pervin Yağcı’nın kitabın önsözünde vurguladığı gibi Sirya’da da Artvin’in geneli gibi kan davası, kin gütme, hırsızlık, başlık parası gibi çağdışı eylemlere rastlanmamıştır.
Artvin merkez yakın olması, imece yoluyla dayanışmanın simge haline gelmesi Sirya halkını uygarlıkla özdeşleştirmiş.
Bu kitabın basımına katkı sunanlardan Baraj Köyleri Derneği Başkanı İsmail Mustafaoğlu, Pervin Öğretmenden söz ederken şunları vurguluyor: “Pervin Abla, emekli olunca eşiyle birlikte Sirya’ya yerleşmeyi düşünürken, bu planları da suya düştü. Bu üzüntünün sonunda köyüm için ne yapabilirim, diye düşündü. Sirya’ya ait bu anıları derlemeye başladı. Köyünü gelecek kuşaklara aktarmak için bu kitabı hazırladı.”
Kapak resmini Nurten Erdem Yareneri’nin yaptığı kitapta Sirya’nın tarihi, Gürcü Kraliçesi Tamara döneminde kurulmasından, eski eserlerden, ilginç değirmenle, ağaç bezemeli camiden, bitki örtüsünden, Ahıska’dan gelen Türklerden, köydeki yaşamdan başlayıp, yüzlerce konudan söz eden anı ve anekdotlar var.
Sirya’dan anıların, köy monografisi niteliğinde olduğunu söylemekle birlikte, Yusuf Ziya Bilir’in “Şavşat İlçesi Monografisi” Cemil Aytekin’in “Her Yönüyle Zor-Esenyaka” kitabı, M.Adil Özder’ın notlarından da yararlanarak Ali Özer’in bastırdığı “Her Yönüyle Erkinis” kitabıyla örtüşmeyen yanları da çok. Pervin Yağcı, köyün özellikleriyle tanıtımından çok, yaşayanların anılarına yer vermiş. Bu nedenle kitabı “anılar derlemesi” olarak değerlendirmek daha yerinde olur.
Kitapta, Arif Şimşek, Melike Özdemir, Halil Fırtına, Şadiye Delibaş, Özer Fırtına, Lütfü Yelesen Osman Halıcı, Ali Kenan Erdem, Bilal Fırtına’nın şiirlerine de yer verilmiş. Halit Fırtına’nın bazı dizeleri hece ölçüsüne uymayan “Sirya Destanı”na da yer verilmiş. Bu uzun şiirden de kısa bir bölüm aktaralım:
Dinleyin ağalar tarif eyleyem
Daim dumanlıdır başı Sirya’nın
Gelen bilir gelmeyen ahın çeker
Tarihlere geçer yaşı Sirya’nın.
 Ortaokulu ve liseyi Artvin’de okuduğum için ilçelerden ve bucaklardan çok arkadaşım oldu. Bizim zamanımızda ilçelerde lise yoktu. Artvin’de de biz ortaokula başlayınca lise açıldı (1954). Siryali Ünal Şenol sınıf, Güven Sönmez de okul arkadaşımdı. Fakülteyi de birlikte Ankara’da okuduk. Sirya valisi diye takıldığımız güleç yüzlü Ünal Şenol İstanbul’a yerleşti. Güven Sönmez ise zamansız sonsuzluğa göçtü.
Yusufeli yolu üstünde olduğu için özel arabalarla geçerken uğradığım Sirya’nın ben de başka bir anısı da var. Ergenlik döneminde çok top oynardık. Burnumdaki ahtapot kemiklerinin ucu çok sivri olduğundan en küçük darbeden burnum kanıyordu. Boyu uzun ve zayıftım. Babam, geçmişten kalan o zamanki adıyla “ince hastalık” denen verem olmamdan kuşkulanarak beni Erzurum’daki doktorlara götürdü.
Erzurum’da burnumdaki ahtapot kemiklerini kırıp aldılar. Zayıflıktan kurtulmam için de yemek aralarında iştah açıcı şarap içmemi önermişler babama. Babam bidonlarla kar suyuna benzeyen Sirya şarabını eve getirdi. Her yemekte bu ilaçtan birer bardak içeceksin, dedi. Şarapla ilacı ayıramayacak kadar çocuk değildim. Günahı öneren doktorun boynuna, deyip öğlen ve akşam yemeklerinde Sirya şarabını yudumladım.
Her bayan öğretmen, Reşat Nuri Güntekin’in klasikleşen “Çalıkuşu” romanındaki Feride’nin yerine kendini koyar. Feride’nin özverisiyle, coşkusuyla dolu olarak görevini yapmaya çalışır.
 Pervin Öğretmenimiz yerleşmeyi düşündüğü köyünün sular altında kalmasıyla yıkılır. “Sirya’dan Anılar” bunun ürünü. Sirya gibi  yerler için bu duygusallıklar yaşanmasın.