Trabzonspor için hem kariyeri, geçmiş mazisi ile bu sezonki hedefine ulaşmada çok önemli bir Beşiktaş maçını oynadık. Trabzonspor’un böyle bir önemli maçtaki 2-0 lık mağlubiyetinden sonraki maç kritiğini yapmak mağlup bir takımın insanı olarak beni çok üzmektedir.
Trabzonspor için bundan önceki yaptığım kritiklerde de bu akşamki yapacak olduğum kritikte de bizim söyleyeceklerimizin çok önemi yok. Çünkü mühür Ersun Yanal’ın elinde.
Ersun Yanal Trabzonspor’un başarısı için mi uğraşıyor, yoksa Trabzonspor’dan gitmenin hesaplarını mı yapıyor? Bence ikincisi. Geçen haftaki kritikte de söyledim, Yanal’dan torpilli ve de kadrolu futbolcular var. Haftalardır formsuz ve takıma hiçbir katkı sağlamayan oyuncuların hala takımda yer bulması ve de dün akşamki maçtaki kötü performanslarının devamındaki taraftar tepkisine maruz kalmalarına da herhalde Ersun Yanal da utanmıştır.
Maça baktığım zaman, her iki takımın da hücuma etkinliğinde ve skoru kendi lehine çevirmedeki ortaya koydukları futbol kısır ve vasatın üzerine çıkamadı ilk yarıda. Her iki takımın yakaladığı  karambollerden meydana gelen pozisyonlar var. Kalecilerin keyfi yerindeydi ilk 45 dakikada.
İkinci yarıya bakıyorum, Yusuf’un oyuna alınması doğru mu evet doğru. Maskeyle oynamak zorunda kalan Mustafa  Akbaş’ın oyundan alınması da doğru mu, evet o da doğru. Ama yerine koyulan oyuncu o mevkinin gerçek sahiplerinden biri olmalıydı. Yusuf’a gelince, o da gerçek yerinde oynamalıydı. Yusuf’un sol bek oynatılması Beşiktaş’ın Trabzonspor’un sol tarafındaki etkinliğinin artırılmasını ve de yenilen gole çanak tutulan en büyük etkendir.
Ersun Yanal yenilen golden sonra kulübeyi tekmeleyene kadar Trabzonspor’a verdiği zarardan dolayı kendi kafasını kulübeye vurmalıydı. Cardozo değişikliğiyle istediği performansı elde edemediği gibi Trabzonspor’un oyununu da tam bir kargaşaya çevirdi. Son dakikada yenilen golün çok önemi yoktu. Tek önemi vardı. Trabzonspor’un tarihine daha yüksek skorlu bir mağlubiyet hediye etti.
Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum. Trabzonspor inşallah Ersun Yanal’a rağmen Avrupa kupalarına katılmayı hak eder.