Evet; ve o an geldi,iki gün sonra sandığa gidiyoruz.
Sandığa gidiyoruz gitmesine de 1 Nisan sabahı ‘eyvah’ dememek için bir değil binlerce kez iyi düşünmek gerek.
Düşünürken şapkayı da önümüze koyup gerçeklerle de yüzleşmeliyiz.
Yoksa yine kaçan balık büyük olur ki, bunun da cezasını uzun yıllar hem şehir hem de kendimiz çekeriz. İşte bu yüzden çok ama çok iyi düşünmeliyiz.
Mesela sandığa giderken düşünmek gerek ki; tarım ne durumda?
Yine düşünmek gerek ki; ekonomi ne durumda?
Yine düşünmek gerek ki; işsizlik ne durumda?
Yine düşünmek gerek ki; şehir ne durumda?
Yine düşünmek gerek ki; önceki yıllarda verilen vaatler ne durumda?
Bunları düşündüğümüzde hangi sonuca varıyorsak, sandıkla yüzleştiğimizde tercihimiz de o sonuçla örtüşmeli.
OY KULLANIRKEN…
Sandıkla yüzleşip oy kullanırken ülkenin ve şehrin içinde bulunduğu durumu tahlil etmenin yanı sıra oksijenini soluduğumuz yerleşkeyi yönetecek başkan profilini de göz önünde bulundurmamız gerekli.
Nasıl mı? Mesela; belediye başkanı samimi ve içten olmalı, iyi günde de kötü günde de gönüllere hitap etmeli.
Mesela;belediye başkanı kentin tarihi ve turistik güzelliklerini, yeşil alanını hiç etmemeli,spora da destek vermeli.
Mesela; belediye başkanı şehrin bekleyen tüm yatırımlarını hayata geçirebilmeli, ilk iş olarak trafik sorununu bertaraf edebilmeli.
Mesela; belediye başkanı, sadece cebini düşüneni değil de fakir fukarayı da dinlemeli, belediyenin arsa, arazi ve taşınmazlarını eşe,dosta, arkadaşa değil hak edenin hizmetine açmalı.
Mesela; belediye başkanı kendisine oy veren ve vermeyen her kesime adil hizmet sunmalı, icraatlarını da şeffaf şekilde vatandaşıyla paylaşmalı.
Mesela; belediye başkanı ben değil biz anlayışı ile görev yapmalı, belediye çalışanının başka bir iş yapmasına göz yummamalı.
İşte bunları da göz önüne getirmek gerek oy kullanırken.
Sizi bilmem ama oy kullanırken benim tercihim bu kıstasları sağlayandan yana olacak.
KOLTUĞA OTURURKEN…
Vatandaş tercihini yaptıktan sonra 1 Nisan sabahı her kim seçimi kazanır da koltuğa oturursa o başkanın da dikkat etmesi gerekenler var elbette.
AK Parti’nin Büyükşehir Adayı Murat Zorluoğlu, İYİ Parti’nin Büyükşehir Adayı Atakan Aksoy, AK Parti’nin Ortahisar Adayı Ahmet Metin Genç, CHP’nin Ortahisar Adayı Salih Akyüz ya da diğer göreve soyunan
isimlerden hangisi tercih edilirse onun da yol haritası bu şehrin hayrına olmalıdır.Sandıktan kim veya hangi parti çıkarsa çıksın, Zorluoğlu’nun liyakatli ve ehliyetli yönetim anlayışı vurgusunu uygulamalıdır. Zaten
lütuf olarak sunulan bu anlayış olmazsa olmaz olmalıdır. Sandıktan kim veya hangi parti çıkarsa çıksın, Aksoy’un belediyeye ekonomik girdi sağlayacak vizyonunu hayata geçirmelidir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik tablo ortada iken hizmet için bu anlayış can suyu olacaktır.
Sandıktan kim veya hangi parti çıkarsa çıksın, Genç’in belediyeler arası koordineli çalışma sözünü lafta bırakmamalıdır. Geriye dönüp bakıldığında Trabzon’un en büyük handikabı buydu çünkü.
Sandıktan kim veya hangi parti çıkarsa çıksın, Akyüz’ün şehrin turizm, kültür, spor ve ekonomik girdisini artırma girişimini Trabzon’la buluşturmalıdır.Kısacası proje ya da vaat kimin diye bakılmadan
şehre katkı sunacak her girişim gündeme getirilip desteklenmelidir.
***
Başta da dediğim gibi; o an geldi, iki gün sonra sandığa gidiyoruz.İyi düşünelim, iyi karar verelim. Göreve gelene de makul şartlarda destek olalım.
***
Son söz olarak da ekleyeyim; sandığın galibi kim olursa olsun, kazanan Trabzon olsun.