Avrupa Parlamentosu Türkiye’ye 12 yıl önce üyelik müzakereleri için verdiği desteği askıya aldığını açıkladı.
Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi oyalama-öteleme ve köşeye sıkıştırma noktasındaki çabaları böylece noktalandı.
Bana göre artık bu dosya artık rafa bile kaldırılmadı resmen kapandı.
Ağlayıp-sızlanacak kafamızı taşlara vuracak değiliz.
Bunu yazarken batı ile ilişkilerimizi keselim, düşman olalım, horozlananlım anlamı çıkmasın..
Türkiye’nin batıya da doğuya da ihtiyacı var..
Aynı şekilde batıda-doğuda en güvenli koridor olan Türkiye’ye muhtaç..
Valla kim ne yaparsa kendine yapar bu saatten sonra.
Değerli okurlarım beni şu sıcak süreçte en çok kaygılandıran konunun başını Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimiz çekiyor.
Onların can ve mal güvenliği her şeyden önemli..
AB hırsını ve memnuniyetsizliğini umarım onlardan çıkarmaz..
Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim..
Avrupa da yaşayan Türklere karşı önyargıların artmasından ve ırkçı söylemlerin gelişmesinden korkuyorum.
Zaman inşallah beni haklı çıkarmaz..
Acı haberler gelmez!
Terör örgütlerine kapılarını açıp kol-kanat geren Avrupa ülkelerinin neler yapacağını az çok hepimiz biliyoruz..
Demokrasi ve insan haklarını işlerine geldiği gibi uyarlayanların Türkleri göçe zorlayacak ya da onların sosyal yaşamlarını kısıtlayacak davranışlardan uzak durmaları gerek.
Düşmanca tutum kimseye fayda getirmez.
Almanya-Fransa ve İngiltere AB-Türkiye ilişkileri noktasında kilit 3 ülke..
Bu üç ülkenin de Türkiye’ye direkt cephe alacak güce sahip olduğuna inanmıyorum..
Avusturya gibi bizi köşeye sıkıştırmak isteyen yaramaz kedi konuma sokarlarsa kendileri kaybeder..
2004’te “evet” yazıları ile bize karşı şov yapıp yanağımızdan makas alanlar 2016’da sözlerinden dönmenin hazını yaşıyorlar..
Varsın yaşasınlar egolarını tatmin etsinler..
Türkiye bu coğrafya da asla çaresiz değil.!