Bugün Türkiye’de maddi batakta olmayan hiçbir kulüp yoktur.
Bunu sadece süper lig kulüpleri için söylemiyorum. Aşağı doğru gelin İskambil kâğıt etkisi gibi te 3.lig kulüplerine kadar hepsi yıkılmıştır. Bakın süper ligde oynayan en az düzeyde bir futbolcunun mukavelesi ölse yitse yıllık bir milyon EURO ile USD civarında. Yabancıların güya kalbur üstü(!) olanlarının kulüplere yıllık maliyeti ise 3 ila 4 milyon USD. Yani eninde sonunda bir top oynanıyor. Maliyetleri ne? Ortaya konulan risk ne, kayıp etme imkân ihtimalleri ne? Bu denli paraların ödendiği kulüplerin gelir imkânları da herkesçe malum. Reklam, reklam reklam. Maç hasılatları aidatlar vs nerede ise salata parası. Bir de, giderlerin diğer kalemine bakalım. Menajer komisyon ödentileri ise hiçte azbuz değil. Hem futbolculardan hem de kulüplerden çarpılan kelepir paralar. Takımları yöneten teknik direktörlerin sırtında da bunlar ayrı bir kambur. “Benim futbolcumu oynat…yoksa(!)” Yoksası malum. Basından 2-3 bin TL maaşlı zor geçinen birkaç kalemşör satın alır yatır kaldır.
Yoksa…sen bilirsin. Peki Futbolcuların mukavelelerindeki abuk sabuk maddeler? “Gol atarsam şunu, pas verirsem bu kadar, yok sahada burnumu çekersem şunu alırım(!)” E yuh yani. Tabii bu şartların kabulü bir sürü menfaat çevrelerinin etkisi ile kaim. Tutanın elinde kalıyor.
Kim bir öpücük alsa bedeli getirisi var. Artık bıraktık menajerleri yöneticiler de zan altında(Günahları başlarına). Ne biliyorsun? Dersen öyle olmasa beş para etmez futbolculara bunca para ödenir, böyle mukavele yapılır da sonra da “Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor” olur mu? UEFA yaptırımları ortada “Kör değil mukavele yaparken oyuncuyu alırken kırk defa düşün” demek istiyor adam. Yoksa tıkır tıkır ödersin. Ödemezsen başına belâ. Doğru mu yanlış mı? Eskiden sakatlandın, hasta oldun, az bir kesik yedin resmen aç kaldın. Bu da yanlış.
Ha, gelelim şimdi sonuca. Tüm süper lig kulüpleri bir araya gelip şu transfer ücretleri konusunda tavan belirlemeli. “Arkadaş bizden bu kadar, ister gel ister gelme” Ama herkes uyacak.
“Abi yabancılar gelmezler sonra” Tamam…gelmesinler.
Geldiler de ne oldu? Türk takımları yıllardır Avrupa kupalarında kaç defa Avrupa finali oynadı? Hiç. Demek boşuna kürek, boşuna düzenbazları zengin ettiler, boşuna bunca kulüp iflas bayrağı çekti. Yalan mı, yanlış mı? Tabii bu kısıtlama kabul görürse otomatikman aşağı liglere doğru sirayet eder. E yapmayın, bakalım nereye kadar gidersiniz? Peki, bunca eziyete katlanan yöneticilerin getirisi kârı ne?
Kimse babasının hayrına çalışmıyor. Mal ortada kimse kimseyi enayi yerine koymasın. En azı “Şöhretine şöhret, ticarete ticaret ekle”. Eskiden az kişi bilirdi şimdi herkes biliyor. Elbette spor yapanın bu çabası bir yerlerde makul olarak garanti altına alınmalıdır. Ama bu işin çivisi çıktı artık uyanın. Bilmem derdimi, derdinizi(!) anlatabildim mi?