Cep telefonlarıyla oynanan oyunlar müşahit olduğumuz kadarıyla eğitimli kesimi de cezbediyor. Öğretmenler, doktorlar, polisler gibi devlet memurları işyerlerinde olmasa bile vasıtalarda, dinlenme mekanlarında artık oyun müptelaları olduklarını gizlemiyorlar.
Benim "aydın" arkadaşlarım "kaydır kaydır muz, patladı dinamit oldu ekran tuz" oyunuyla elmalara, armutlara, kirazlara benzerlerini yanaştırıyor. Ardından bir nara atarak "puan aldım", yahut "yandım anam" diye tuhaf tuhaf tepkiler veriyor.
Diplomalarını masaya koysak masa utanır bu aydınlık inikastan. Masa utanır da bu diplomalı meczuplar utanmaz mı acep! Utanmıyor olmalılar ki "kaydır elma ye ayva", "patlat dinamit, yağsın puanlar" ya da "bitti haklar, gitti yatlar" gibi bir yığın zırva..
Sadece dışarıda mı bu satirik durum. Evde lisans mezunu bir erkek evlat; masaya oynayarak, yatağa oynayarak, konuşurken oynayarak muhabbet yapıyor.
Yaylacık'taki Akçaabatlı Hasan ağabeyin çay ocağında öğretmenler; ders aralarında, öğle paydoslarında güya çay içmek için buluşuyorlar. Gözler en kesafetli bakışlarla ekrana saplanmış, kaydır kaydır oyna, elma, armut, kiraz; üçle beşle oyna...
Gençleri oyunlardan başını kaldıramıyorlar diye suçlamak boş bir suçlama bence.
Zira öğretmenler oyunda oynaştaysa öğrenciler haydi haydi olacak. Hoca cemaat meselesi.
Bir doktor, bir polis bilgisayar oyunlarının kumpasına düşüp kendi kimliğini ucuzlatıyorsa arkadan gelen nesillere ne tesirleri olur!
Eskiden at yarışı ile ilgili eleştiriler yapılırdı. Şimdi de oyun takıntısı ile ilgili yadırgamalar yapılıyor. Önceden atçı olanlar şimdilerde itçiliğe yani kaydırakçılığa terfi etti anlayacağınız.
Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ortaklaşa bir ikazname yayınlayıp oyun alışkanlığına saplanan zevatlara bir ihtar vermeli. Cep telefonunda oyun barındıranlara maaş kesme cezasından tutun bir dizi yaptırımlar getirmeli. İnanın bu ilaç gibi gelebilir bazılarına.
Ya devlet memurluğu ya da oyuncaklar dünyası müdavimliği. Tercih sizin demeli.
Şaka değil; kelli felli akil insanlar ellerindeki kaydıraklılarla elimizden kayıp gidiyorlar.
Bunların ismi kimi zaman Hasan kimi zaman Bülent kimi zaman Ali kimi zaman da Kemal olabiliyor. Hele olgunluk anlamında bir isme sahip Kemal'e bu iş hiç yakışmıyor. Memleket meselelerini konuşup çözümler üretmek yerine meselereden uazklaştıran oyunda oynaşta bir tutumun içinde debelenmek hiç şık durmuyor.
Hani biligi ağırlıklı oyunlar olsa amenna diyeceğiz. Meyvalarla oynanan oyunlarla bu memlekete kademe atlatmak mümkün mü!
Muzlarla oynayanlar Muz Cumhuriyeti'ne katkı yapar. Türkiye Cumhuriyeti tabii ki muz cumhuriyeti değil. Ekabirlere bu nevi basitlikler, bu bayağılıklar tevafuk düşmüyor.
Netice-i kelam; aydınlara selam. Toparlayın kendinizi.