Günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olan şişmanlığı özet bilgi niteliğinde değerlendirelim. Şişmanlık tıbbi adı ile obezite, kişinin kendi insiyatifi ile önlenebilen ölümcül durumlar arasında sigaradan sonra ikinci sırada gelir.
Obezite beklenen ömrü kısaltan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
Vücuttaki yağ oranının kadınlarda en az %35, erkeklerde %25 fazla olması demektir. Hastalığın bileşenleri arasında çevresel faktörler, genetik faktörler, fazla alınan kalorinin harcanmaması gibi birçok etmen vardır. Bu hastalık zamanla giderek artmaktadır. Son yıllarda giderek büyük bir hızla artmaktadır. Bunun nedenleri arasında önemli bir oranda fast food denilen hazır gıdaların tüketilmesi, gazlı ancak çok şekerli içeceklerin tüketilmesindeki artış ilk sıralarda gelmektedir. Sosyolojik etmenler, psikolojik etmenler göz önünde olup konuşulmayan diğer önemli nedenlerdendir.
Tüm dünyanın sıkıntılı bir problemi olan obezite ülkemizde erkelerde %20’yi, kadınlarda % 40’ı aşmaktadır.
Obezlerde artmış yağ dokusu tüm vücut sistemine etki eden hormonal ve kimyasal maddeler salgılar. Bunlardan bazıları da iştahın açılmasına doygunluk sınırının giderek yukarı çıkmasına neden olur. Obez kişilerde yüksek insülin direnci, şeker hastalığı, kan yağları yüksekliği, kalp damar hastalıkları, eklem hasarı, depresyon ahlaki boyutundan dolayı çok dillendirilemeyen cinsel fonksiyon bozuklukları, uykuda solunumun geçici durması gibi ciddi hastalıklar sıklıkla beraberdir. Bunun yanında obez bir insanın giyim kuşamdan tutun toplu taşıma araçlarında çektiği sıkıntılar, girdiği ortamda, çalışma ortamında üzerinde bulunan gözlerden duyduğu rahatsızlıklar da göz ardı edilemez.
OBEZİTE TEŞHİSİ NASIL KONUR?
Tüm dünyada uygulanan ana tanı yöntemi (uzak doğu ülkelerinde az farklı olsa da ve bazı vücut tilerinde uygunluğu tartışılsa da) vücut kitle indeksine (VKİ) bakmaktır. VKİ kilonun metre cinsinden karesine bölünmesi ile bulunur. VKİ 30’un üzerinde çıkarsa obezite hastalığından bahsedilir.
Obezite 3’ e ayrılır:
-VKİ 30-35 arasında ise birinci derece obez
-VKİ 35-40 arasında ise ikinci derece obez
-VKİ 40’ın üzerinde ise üçüncü derece obez denir.
Üçüncü derece obeziteye Morbid obezite de denir. Biz morbid obezitesi olan veya ikinci derece obez olup metabolik sendrom denilen ciddi ek hastalığı olan grubu ameliyat ediyoruz.
Bunun yanında bel çevresi ölçümü gibi değerlendirme yöntemleri de vardır. Bel çevresi kadınlarda 88cm, erkeklerde 102 cm den fazla ise kalp damar hastalıklarında belirgin risk arttığı bilinmektedir.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Öncelikle obezitenin birçok nedeninin olması yanında en önemli etkenin fazla alınan kalorinin harcanamaması olduğu bilinmelidir. Dolayısı ile obezite nedeninin aşırı kilo alımından olduğu, herhangi bir hormonal problemin olmadığı kanıtlanmalıdır. Hastaların ameliyat seçeneğinden önce tıbbi gözetim altında diyet ve egzersiz programlarını uygulamış olması gerekir. Ne yazık ki şunu belirtmek gerekir; Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre diyet ve egzersiz ile zayıflayan kişilerin sadece %3-5 kilosunu koruyabilmektedir.
Bu nedenle başka tedavi seçenekleri arayışı kaçınılmazdır.
Amerikan gıda ve ilaç dairesinin onayladığı bazı ilaçlar olsa da bunların uzun dönemde etkinlerinin ortadan kalkması, bıktırıcı yan etkilerinin olması gibi nedenlerden dolayı Amerika Birleşik devletlerinde bile pek tercih edilmemektedirler.
Son yıllarda tıbbi olarak kanıtlandığı ve giderek artan şekilde uygulandığı üzere ameliyat kalıcı ve en iyi çözümdür.
Nasıl bir ameliyat, ameliyat tipleri var mı? Bu konuyu da bir hafta sonraki yazıda değerlendirelim.
Esen kalın…