Türkiye’de birçok alanda birçok atılım yapıldı.
Ulaşım, sağlık, sosyal güvelik sistemi, altyapı, savunma sanayii gibi alanlarda devrim niteliği taşıyan dönüşümler gerçekleştirildi.
Tabiri caizse makus talihin değiştiği bir evreden geçiyoruz.
Son yıllarda gurur duyacağımız sayısız işler yapıldı. Türkiye çok değişti, çok gelişti.
Yirmili yaşlarımda ülkemle ilgili gördüklerim, yaşadıklarım ve hayallerim ile şimdiki gerçekler, gelişmeler ve ümitlerimiz birbirinden tamamen farklı.
Sadece sağlık sistemini örnek vermek pek ala kafi gelecektir.
Kimimiz Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlı (SSK ) hastanelere, kimimiz devlet hastanelerine gitme hakkına sahiptik. SSK’lı bir hastanın devlet hastanesine gitme hakkı yoktu. Bağ-Kur’lu veya Emekli Sandığı mensubu isen sen de SSK hastanelerinin önünden geçemezdin!
Tuhaf bir yapı çarpık bir sistem hakimdi. Acil durumun olsa dahi, ölümle pençeleşsen bile müdahale mümkün değildi. Sevk zincirleri, bunun için torpil arayışları hafızalarımızdan silinmedi. Sanki bu hastaneler farklı bir ülkenin hastaneleri, farklı bir rejimin kontrolü altında gibiydi.
Ülkemizde bir başka talihsizlik ve kadersizlik ise eczanelerde yaşanan benzer uygulamalardı. Eczanelerde sosyal güvenceye göre ayrım vardı. Kuyruk vardı. İlaç fiyatları olabildiğince yüksekti yani sektörün rantı vardı. Yolsuzluk, sahtecilik vardı.
Bugün git yarın gel vardı.
Yani her şey vardı, vicdan yoktu…
Öyle ki hastane yok, doktor yok, hemşire yok, sosyal güvence yok ,ilaç yok, tıbbi cihaz yok, helikopter ambulans yok , uçak ambulans yoktu.
Hiçbir sistem yoktu.
Her şey Allah’a emanetti.
Başıboşluk hakimdi, otorite zayıftı.
Şimdi nereden nereye geldik. Biz bize yetiyorduk, şimdi dünyaya yetiyoruz.
Yardım bekler durumdayken, yardım eder duruma geldik.
Modern hastaneler, konforlu hasta odaları, yetenekli sağlık kadrosu, eksiksiz tıbbi cihazlar, ücretsiz sağlık hizmetleri, ambulanslar, uçaklar hepsi milletimizin emrine amade adeta.
Şimdi tabi ki belli yaşın üstündekiler bunları hatırlar. Gençlerimiz bu anlatılanlara şaşırıp ‘hadi canım sende!’ diyebilirler.
Lakin onlar da şu an dünyada olup bitenleri seyretsin, incelesin, sonra dönüp ülkesine baksın. Gurur duysun.
Şimdi başımızda Covit-19 belası var. Dünya zorda, insanlar sıkıntılı. Televizyonlarda görüyoruz birçok ülkede hastaneler yetersiz, sağlık çalışanı yetersiz.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan liderliğinde sağlıkta ve salgınla mücadelede destan yazılıyor.
Her bir vatandaşımız istediği hastaneye gidebiliyor, ücretsiz tedavi olabiliyor.
İsteyen istediği eczaneden ilacını alabiliyor. Memuru da işçisi de işsizi de aynı şartlarda tedavisini olabiliyor.
Hastalardan senet alındığı, hastaların rehin alındığı morglarda bekletildiği dönemden, iyileşenlerin alkışlanarak sevgi gösterileriyle evlerine gönderildiği, evinde takip edildiği bir döneme geldik.
Nereden nereye!
İşte olay budur.
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Sağlığımızın kıymetini bilelim.
Devletimizin kıymetini bilelim.