Ben mutluyum, diyen birçok insanla karşılaşırız yaşamımızda. Bunun tersini de görür veya duyarız da. Ama mutluluk kişiden kişiye değişen soyut bir kavramdır. Onun için onun kesin tanımı olamaz. Bence mutluluk, kişilerin bireyselleridir. Ruhu kaba ve duygusuzlar için mutluluk kavramı çok uzaklarda kalır. İnsanın sağlığı ve düşüncesi iyi değilse hazdan mutluluktan ne anlar ki?

Talih insana tüm nimetleri verse bile onları tadacak ruh gerekir. Çünkü kişiyi bir şeyin sahibi olmak değil, sahibi olduğundan tat almak mutlu eder. Hasta yatan bir insan nasıl yediklerinden zevk almazsa, nasıl ki bir at üzerindeki en pahalı koşumların farkına varamazsa, vurdumduymaz, duygusuz bir insan da içinde bulunduğu güzellikleri anlayamaz.

Sevdiğin bir insanla denizdesin, havuzdasın veya bir yemektesin, sohbettesin. Onunla olmak sana nasıl haz veriyorsa mutluluk da insan yaşamında öyle bir şey işte. Hep aranan ve özlenen şeydir galiba mutluluk. Öylesine yüceltilmiş bir duygu, öylesine övülmüş, benzersiz kılınmış, üstünlük sayılmış  ama nerede olduğu nasıl olduğu bilinmeyen bir şey!...

Mutlu olmakla mutlu yaşamak aynı şey midir? Bence değildir. Mutlu olmak bireysel ve kısa sürelidir. “Tanıştığımıza mutlu oldum.” “Onun o kızla evlenmesi bizi mutlu etti.” gibi cümleler o an dile getirilen ve devamlılığı olmayan yaklaşımlardır. Ama “Mutlu yaşamak” daha geniş boyutlu bir kavram. “kişi eşiyle mutlu yaşadı.” Veya  “Ülkesinde ailesiyle buluşması ve onlarla birlikte yaşaması onu mutlu ediyor” cümlelerinde daha  farklı özelliktedir gibi.

Zenginlik kişiye güven verir mutluluk sayılır.  Sevgi bir güzellik yaratır mutluluk sayılır. Başkalarından üstün görmek, ayrıcalıklı hissetmek o kişiye mutluluk verir. Halbuki bunların hiçbiri mutlu eden oluşumlar değildir. Bunlar sevinçtir, gülüştür, huzurdur  v.s. ama hiçbirine mutluluk adı verilemez.

Lermontov, “Hiçbir kitap mutlu olmayı öğretmez. Mutluluk bilgi olsaydı sorun kalmazdı” demiş zamanında. Ama bence mutlulukta bilgi vardır. İnsan olma, insanca düşünme ve insanlık bilgisi.
Mutlu yaşamak nasıl oluşur? Karmaşık bir soru bu.

Bir toplumun belirli bir yaşam düzeyine ulaşamaması, bunun yanı sıra; korku, yoksulluk, dinlenme kuşkusu, açlık, işsizlik yaşanması ve gelirden eşit pay alamaması o toplumu mutsuzluğa sürükler. Bir gülene karşı yüz ağlayan; bir karnı doyana karşın bin aç gezen bir toplumda mutlu yaşamaktan söz edemezsiniz. Kısaca her bireyin ayrı ayrı sosyal güvenceye ulaşması ve sağlıklı, insanca yaşaması mutlu yaşamanın koşuludur.

Aslında görece bir kavramdır mutluluk. Kimine göre Kaf Dağı’nın arkasında kimine göre yanı başındadır.  Çünkü mutluluk, istekler ve gereksinimlerle olanaklar arasında bir denge unsurudur. Bir bakıma kendi isteğine kavuşmanın ve başarının yarattığı kendi koşullarından memnun olma halidir.

Yukarıdan beri üzerinde durduğum mutluluk olgusunun özü, kişiden kişiye değişmesidir. Kalıtımdan, eğitimden, çevreden, karakterden gelen birçok etken var mutluluğu etkileyen.

Bence istem gücü, mutluluğun yapı taşıdır.

Ne dersiniz?