Türk Dil Kurumu’nun açıklamasına göre kelimenin anlamı tam da şöyle; layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk.
Ve aynı liyakat şehri yönetme adına da olması gereken, ancak lütuf olarak sunulan bir unsurdu yaşadığımız kentte.
***
Ama açıkça görünüyor ki Trabzon bu konuda nasibine düşen payı alamamış.
Liyakat diye dem vurup göreve gelen/getirilen isimlerin icraatlarına bakınca bu işlevsellikle çok da eşdeğer işlerin yapılmadığı aşikar.
***
Mesela yerel seçimlerin ardından belediye şirketlerinde göreve gelen/getirilen isimlere bakınca görüyorsunuz ki; birçoğu eş, dost, akraba!
***
Mesela yerel seçimlerin ardından göreve gelen/getirilen isimlere bakınca görüyorsunuz ki; birçok birim amiri belediye meclisinde sorulan soruyu dahi anlamıyor, anlasa da verecek cevabı bulamıyor.
***
Mesela yerel seçimlerin ardından göreve gelen/getirilen isimlere bakınca görüyorsunuz ki; birçok belediye meclisi üyesi temayülü dahi bilmiyor, ne yapacağını yanındakine soruyor.
***
Mesela yerel seçimin ardından göreve gelen/getirilen isimlere bakınca görüyorsunuz ki; belediye meclisini yönetmek adına koltuğu devralanların kime ne zaman söz vereceğinden bile haberi yok.
***
Mesela yerel seçimin ardından göreve gelen/getirilen isimlere bakınca görüyorsunuz ki; birçok belediye başkanı diğer mevkiidaşı mikrofonu aldığında laçkalığı elden bırakmıyor.
***
Bu mudur liyakat? Ben cevap vereyim: Tabi ki değil!