Futbolcu işçidir, memurdur...
O da aldığının karşılığını vermelidir.
Futbolcu da insandır, etten-tırnaktan ibarettir. Engin ve kırılgan bir yapıya sahiptir.
Defalarca yazdık:
Seyircinin aşırı (olumsuz) tezahüratı oyuncuyu olumsuz etkiler.
Bağırmalar-çağırmalar ilgili kişide Cortisol hormonu oranını yükseltir ve kişi kendini mutsuz hisseder. Yapılan hatalar, ortaya çıkan eksiklikler, yenilgiler, öfke ve hayal kırıklığı yaratır.
Oyuncu düşünemez, kendini savunamaz. Kısacası bloke olur.
Seyirci için de durum farklı değildir.
Eğer antrenör bu zaman kesitinde (yöneticiler de dahil) taraftara doğru tespit ve kurtuluş reçeteleri sunar, onları ikna edebilirse taraftar organizasyonunda Cortisol hormonu salgısı seviyesi azalır, Serotonin ( Mutluluk) hormonu salgısı artar.

***

Yönetimin ne yaptığını bilen var mı? İyi bir yol haritası belirleyebildiler mi? Sezon başlamasına, onlarca futbolcu ismi gündeme gelmesine rağmen iyi bir golcü alamadılar.
Mustafa Hoca’yı tanıyana aşk olsun? Nerede o 1461’in başındaki Akçay. Başkaları 16 yaşındaki çocuğu sahaya sürerken, o Olcan’dan bek yapmaya çalışıyor.
Gönderilen Celustka, İngiltere’de ilk hafta olmasına rağmen haftanın karmasına girdi, oysa aynı oyuncu Trabzon’da tartışılmıştır. Onu da geçtik, badem gözlü olmuştur. Sebebi; futbolcu Trabzonspor’a ilk geldiği ilk günde başlatılan olumsuz eleştirilerdir.
O anlamda “Fazla ebe çocuğu sakat doğurtur” sözüne en iyi örnek Trabzon’dur.
Aksini iddia edenlere; “yıllardır görülen fotoğrafa bakın!” deriz. Kafası karışan taraftar zamanla kemençe yayı gibi gerilmeye başlar. Çünkü Trabzonspor’u yönetenlerin yol haritası sisli-pusludur.
Oyuncu insan da, ya seyirci?
İlk kıvılcım bir hatta bir kişinin ateşlemesiyle başlayıp, koca stadı sarar... Birçok statta olduğu gibi. Bu sadece Avni Aker’e mahsus değildir. Tüm bunlar oyuncunun aldığının karşılığını verememesinden kaynaklanır.
Gelelim Volkan Şen’in durumuna...
Volkan, iki senedir tartışılıyor. Bursaspor’da soysal statü zıplaması yaşayan Volkan, bir türlü dikiş tutturmadı. Alt yapı sorunu deyip geçelim. Birçok futbolcu aynı durumu yaşar. Hal böyle olunca, seyircinin artık birine patlama zamanı gelmiştir. Volkan’ın kendine has oyun üslubu, aldığı paranın karşılığını vermediği düşüncesi kendini hedef tahtası haline getirdi.
Doğru tespit, doğru teşhis, doğru tedavi anlamında Mustafa Akçay’ın durumu fark edip, Volkan’ı daha evvel dışarıya alması, ya da oynatmaması gerekirdi.
***
Küfür, asla onaylamıyoruz. Keşke saha dışında da kimse kimseye bu tür cümleler etmese...
Küfür ve tükürük; düşmanlığın anatomisi.
Yeri gelmişken; Uzmanlar, “Normal şartlarda futbol oynayan bir adamın salgıladığı tükürükte 100-120 pg/ml erkeklik hormonu testosteron bulunur. Küfür eden, sağa sola saldırganlık edenlerde ( futbolcular da buna dahil) bu oran 170 pg/ml ve üzerine çıkar”
Durumun vahametini anlıyorsunuz değil mi? Sıkı durun, bu tip vahşileşen insanlarının hangi canlıya benzediklerini söyleyelim:
170 pg/ml Testosteron oranına çiftleşme zamanındaki kızgın ayılarda görülüyormuş. Yani bu tip insanların ayılaşmasının sebebi budur.

***

Her şeye rağmen Volkan sahayı terk etmeyecekti. Devre arası hocasına kendisini dışarı almasını isteyebilirdi.
Kaldı ki ülke sahalarında sadece ona küfür edilmiyor... Edilmeyecek de...
Ayrıca kendine küfür edilen her futbolcu sahayı terk etseydi, sahalarda futbolcu kalmazdı.
Hem iki gözüm, giyilen o forma, futbolcuları her türlü hakaretten ve küfürden koruduğunu nasıl bilmezsin?

***

Bir doktorun bir saatte yaptığı ameliyatı hasta ömür boyu konuşur.
Sahalarda ilk olan bu olay yıllarca konuşulacaktır.
Küfür mü?
Volkan Şen’in penceresinden bakarsak, ülkede küfür yiyen herkes formayı çıkartıp mekanı terk ederse, iş yerlerinde, devlet dairlerinde ve statlarda cinlerle, periler cirit atar, şeytanlar da fazla mesai yapar!