Ahh Filistin, ahhh Gazze..
Biraz Filisti’ni anlatayım bu yazımda. Benim gibi, sizin gibi Kelime-i Şahadet getirmiş yani din kardeşlerimi. İnandığıma inanan, Peygamberimin ümmeti olan insanlar topluluğunu. Bilemiyorum bunlar bir çağrışım yapıyor mu bizim için. Zihinlerde tek millet olduğumuz fakat çizilen sınırlarla ayrıldığımız Filistinli kardeşlerimiz bunlar. Filistin İsrailin (Terör devletinin) işgali altındaki Filistin topraklarından bahsediyorum. Çoluk-çocuk, bebek, yaşlı- genç, kadın- erkek demeden yeni ürettiği silahları, teknolojisini acımasızca kullanan ve batılı ülkelerin gözlerini ve de kulaklarını sıkı sıkıya kapattıkları topraklar buralar. Öyle hazır buldukları bir vatanı savunmaktan aciz veya oturduğu yerden ahkam kesip “verelim bir yerleri de rahatlayalım, kurtulalım şu terör belasından” demeyip ölümüne mücadele eden ve şehitliği dünyaya tercih eden insanlar topluluğundan söz ediyoruz.
Batı Şeria'da 5 gündür etkili olan olumsuz hava koşulları nedeniyle 1 kişi hayatını kaybetti, 69 kişi yaralandı. Doğal affet karşısında da kardeşlerimiz perişan oldular. Okullar tatil edildi. 5000'e yakın ev boşaltıldı. Halk yine sefaletle boğuşuyor. Yine göz yaşı sele karışıyor. Gazze yardıma muhtaç kaldı. Kardeşlerimize dua etmeyi borç bildim. Bunlar da yetmezmiş gibi, İsrail baraj kapaklarını açıp, Gazze şeridini sular altında bıraktı. İsrail böyle bir doğal affetin yaşandığı bir bölgede baraj kapaklarını açmakla hiç iyi yapmadı. Neden yaptı? diyede sormayacağım. Zaten İsrail’in hiç bir olumlu davranışı olmadı. Şu ana kadar. Ya silahla öldürür ya da fırsat neyi gerektiriyorsa, o fırsatını da iyi kullanıp zülmüne devam eder. İsrail filistinin gelişmemesi için yıllarca elinden geleni yaptı. Yıllarca topraklarına el koydu. Filistin'i gün geçtikçe küçülttü. İsrail'in geçmişine de baktığımızda hep aynı.
Hatırlayalım biraz. Geçen sene nefeslerimizi tutup, haber kanallarına odaklandık. İşgalci İsrail, Filistin Askeri komutanını şehit ederek savaşı yeniden fitillemişdiler. O günlerde şehit sayısını artırarak sivil halkın yaşadığı yerleri bombardıman altına aldılar. Devlet daireleri ve hastanelerde nasibini aldı bu savaştan. Burada hiçbir şekilde ve de hiçbir şey göz önüne alınmamıştır, gelişine bombalamalar olmuştu. Filistin devleti de haklı olarak buna karşılık vermiş ve dünyanın gözü yeniden orta doğuya yönelmişti. Dualarımızla onları yalnız bırakmamaya çalıştık.
Türkiye ve Mısır'ın baskısıyla ateşkez sağlandı, Filistin ve Gazzede bayram havasına dönmüştü bir anda. Bu yaşananaları hatırlayanımız vardır mutlaka.
Aslında, biz İsraillin zorbalığını geçen yıllarda da tescillemiştik. Dünyanın gözü önünde diyorum, çünkü televizyon kanallarında canlı yayınlarla milyonlar Mavi Marmara adlı bu gemiyi takip ediyordu. Bu yardım gemisinin başına gelenler malumunuz üzeredir. Şöyle kısaca hatırlatalım tekrar. Tek amacı İnsanlığa bir nebze yardım olsun diye yola çıkan gemiye, İsraillin özel ekipleri ve helikopter takviyesiyle saldırdığı, daha dün gibi gözümüzün önünde. Aslında cümlelerin en güzelini başbakanımız : ‘siz ancak öldürmeyi iyi bilirsiniz’ diye söyledi. Filistin her an şehitliğin tadılacağı topraklardır. Eğer bir yerde baba evden çıkarken eşine ve çocuklarına dönerek ‘cennette görüşürüz’ diyorsa burası hiç şüphesiz ki Filistin’dir. Kardeşlerimize dua edelim. Toplanan yardımlarada destek verelim. Belki bugüne kadar Filistin yalnızdı ama bundan sonra İslam ülkelerinin Filistin’in arkasında olduğunu son olaylarda açıkça göstermiş oldular. Bundan sonrada kardeşlerimizin arkasında duralım.
İsrail de geçmişinde işkencelere, vahşice ölümlere, haksızlıklara, yakılmalara maruz kaldı Adolf Hitler tarafından. Bu kadar zulme uğramış bir millet, nasıl olur da seneler sonrası zulüm yapar, hiç mi bunu akıllarına getirmediler? Demek bu acıları çoktan unuttu, bu yaraları zamanla kapanmış olmalı ki Adolf Hitler’i de unutmuşlar. Filistin bizim kanayan yaramız, duyarsız kalamazdık.
Filistin’in huzurlu ve güvenli bir ortam olması için.. Dualarımız bugünlerdeki doğal affetlerın de üstesinden gelmeleri için olsun.