İbn Haldun’un siyaset felsefesinde Devletin oluşmasında ki en önemli etken Asabiyet’tir. Haldun’a göre insanlar toplumlar halinde yaşamak zorundadırlar. Asabiyet ise gerek kan bağı ile, gerekse ittifaklarla bir araya gelen insanların oluşturduğu dayanışma ruhudur.
İbn Haldun Devleti Bedevi Umran, Hadari Umran ve Umran ile açıklar. Devletlerin yapı taşı olan Bedevi Umran Hadari Umranı, Hadari Umran ise medeniyeti yani Umran’ ı oluşturur. Bedevi Umran kırsal alanda yaşayan ilk toplumdur. Bu Umran’ın mülk sahibi yani yöneticisi toplumun başını çeker. Bedevi Umran’da ki Asabiyet yani toplumun dayanışma ruhu, mülk sahipleri yani yöneticilerinin yönetimiyle yaşam alanlarını savaşlarla ya da birleşmeler ile genişleterek bir sonraki aşamaya Hadari Umran’a geçer. Kentlerin oluşmaya başladığı bu aşamada, Asabiyet imkanlarını geliştirir sanatta, ilimde, ticarette, kültürde, iletişimde zenginleşmeye başlar.
İbn Haldun’un buraya kadar bahsettiği oluşumların başını çeken Mülk Sahibi yani Bedevi Umran’ ın ilk yöneticisine, Umran yani medeniyet yolunda yüksek sorumluluklar yükler. Haldun’a göre nesilden nesile değişen Hadari Umran’da insanların zenginlik ve geçim şekillerinde farklılaşmalar oluşurken, ahlaki bakımdan toplum kendisine yabancılaşır. Bu değişim ve Umran’a ulaşmak isteyen Asabiyet’in sekteye uğraması, Mülk sahibiyle yani yöneticiyle ilgilidir. İbn Haldun’a göre Mülk sahipleri kendilerini çağın kurallarına uydurmalı, adaletli gelir paylaşımı ve iş bölümünü sağlamalı; kurumsal, hukuki, siyasi tedbirleri zamanında almalıdır. İbn Haldun adaleti esas alan Mülk sahibinin uzun ömürlü medeniyetin yani Umran’ın Asabiyet’e yani toplumun dayanışma ruhunu ilerleteceğini belirtirken; yöneticiye şu kuralları dikte eder;
1- Mülkün gücü ancak hukukun uygulanmasıyla gerçekleşir; hukuk da ancak güçlü bir yönetim/ mülk tarafından uygulanabilir.
2- Mülk ancak halk aracılığıyla gücünü arttırabilir.
3- Halk servet edinmeden varlığını sürdüremez.
4- Servet, gelişme olmadan elde edilemez.
5- Gelişme, adalet olmadan sağlanmaz.
6- Allah’ın insanı değerlendireceği ölçüt, adalettir ve adaleti sağlamak yöneticinin görevidir.
*
14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçi İbn Haldun’un Mukaddime’ sinden anlayabildiklerimi bu yazıda paylaşmak istedim. Haldun’un Asabiyet olarak kaleme aldığı toplum dayanışma ruhunun, Mülk sahibi dediği yöneticilerin; devletlerin büyümesinde ve gelişmesinde, o yüzyıl da da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Aradan 7 asır geçti ve günümüz dünyasının “Asabı” ne kadar bozuk, yaşıyor ve görüyoruz. Savaşlar, işkenceler, hırsızlıklar, arsızlıklar. Bitmeyen zenginlik arzuları.
Fransız Sosyolog Gustave Le Bon bakın ne diyor;
“Kalabalıkların hayal gücünü etkileme sanatında ustalık kazanılırsa, bu aynı zamanda onları yönetme sanatını da bilmeyi beraberinde getirir.”