Bİr tarafta İmparator, dİğer yanda
Alman köylüsü ve Yenİköy kasabı!
Bu milli takım olayı daha uzun süre konuşulacağa benzer. Öyle ki bu takım yarın Çek’leri iki farkla yenip gruptan çıksa bile, tartışmalar kesilmeyecek.
Zaten kesilmemesi de lazım.
Çünkü“Boşver ya sana mı bana mı kalmış” diye diye bi de bakıyorsun ki ortada bişe kalmamış.
Fatih Terim’in kadro tercihleri baştan beri eleştiriliyordu da, egosu tavan yapmış ama mücadele arzusu yerlerde sürünen Dolar, Euro milyoneri futbolcuların maçtan önce yaptıkları ve Dünya basınına konu olup “Afrika ülkelerinde sık yaşanan prim pazarlıklarının bir benzeri” şeklinde haberler yazdıran kavgaya kadar, o kadar çok şey var ki konuşulacak.
Kaldı ki, Fatih Terim’in de artık unvanı gibi ‘Futbol Direktörlüğü’ yapma zamanı geldi.
Çünkü eski Terim olsa o futbolcuların haddine mi İmparator’un karşısında çatır çatır prim pazarlığı yapmak.
***
Hazır konu gelmişken şunu da yazmadan geçmeyelim...
Hadi bize top göstermeyen Hırvatistan’ın teknik direktörü yıllık 250 bin Euro’ya talim etmesini pas geçtik de, bizim İmparator’un primler hariç yıllık 3.5 milyon Euro’luk maaşıyla milli gelirleri bizden kat be kat fazla olan ve en kötü ilk üçe girecek Almanya ve İspanya’nın teknik direktörlerini ikiye, üçe katlamasının mantığı nedir?
Löw’ün Alman köylüsü..
Del Bosque’nin de Yeniköy kasabı olması mı!
***
Bu arada Turnuvanın en az koşan takımı olarak yerlerde sürünen futbolcularımızın ise derdi başka!
Eleme maçlarındaki primler için 150 bin Euro, turnuvaya katılma hakkı elde ettikleri için de 350 bin Euro olmak üzere Fransa’ya gitmeden hesaplarına yatırılan 500 yüzer bin Euro’luk primleri beğenmeyip, bir 500 daha istemişler.
Almanların, şampiyonluk primi 300 bin, İspanyolların ise 400 bin Euro.
Bizimkiler böylesine rezillik için 500 bini Euro’yu yeterli görmüyor.
Demek bunlar bir de şampiyon olsa..
Allah muhafaza.
Verilmiş sadakamız varmış!