Hani kimse Trabzonspor’u tutamayacaktı? Hani Abdullah Avcı bu futbolcuların yeteneğini öldürüyordu ya, o gitse uçacaktı bu takım? Hani bu topçular yan pas, geri pas yapmaktan ve kaleciye dönmekten futbol zevkimizi mahvediyorlardı? Hani Avcı’nın futbolu yüzünden maç izlemekten keyif alamaz olmuştuk? Hani bu topçular Avcı’dan kurtulsa uçup kaçacaktı, takım coşacaktı? Ne oldu? Değişen ne oldu?
Hiç! 9 maç geçti; bırak uçmayı, düşüyoruz, düşüyoruz hem de ligin dibine doğru uçuyoruz! Bak şimdi, devamlı maç kaybediyoruz ama ne güzel işte, heyecan dolu, aksiyon dolu maçlar izliyoruz, değil mi? Dememiş miydiniz, “Kaybedelim ama yeter ki heyecan dolu, dikine maçlar izleyelim” diye? İşte size dikine, heyecan dolu maçlar! İzle izleyebildiğin kadar! Avcı yan pas, geri pas yaptırıyordu ama bir şekilde gol attırdı mı takıma, o maçı da bir şekilde tutuyordu; sonucu da alıp geliyordu. İki haftadır öne geçtiğimiz maçlarda değil skoru tutmak, yenilmekten bile kurtulamıyoruz. Sorun futbolcularda ya da transfer yapan başkanda değil. Sorun, Şenol Hoca’nın sistemsizliğinden, bir oyun planının olmamasından kaynaklanıyor. Hâlâ 50 yıl öncesinin futbolunu oynatmaya çalışıyor.
Stoperde Mendy’i oynatıyor diye, gençleri oynatmıyor diye kızdığınız Avcı’nın oyununda, Şenol Güneş bırakın Mendy’i stoperden kurtarmayı, Lundstram’ı da oraya soktu. Hatta o yetmedi, sağ beke Visca’yı bile koydu. Bir şey dediniz mi peki? Hayır! Gençleri oynatmıyor diye kızdığınız Avcı’dan sonra Güneş’in 9 maçı geçti; hangi genç oyuncuyu sahaya attı, gören var mı? Yok! Peki, bu konuda bir şey dediniz mi? Yok!
Hâlâ futbolculara ve başkana sallayıp duruyorsunuz. Hiçbir oyun farkını görmediğimiz Şenol Güneş’in bu kadronun başına niye geldiğini, nasıl geldiğini ve hatta kimlerin getirdiğini biliyoruz ama şimdi susacağız. Gün gelecek, bunları da teker teker yazacağız. Neticede Trabzonspor’a geçmiş olsun demekten başka bir şey diyemiyoruz. Dua edelim de bırak uçmayı, küme düşmeyelim! Bu kafayla daha çok 38 yıllar bekleriz.