Bilinçli olarak yazının adını, “Çocuk Parkları” diye koymadım. Çünkü benim düşünceme göre çocuk bahçeleri ayrı, çocuk parkları ayrı şeydir. Bakarsınız arsa olarak kullanılmayan 100-150 metre karelik bir alana üç-dört tane salıncak, bir tane kaykay bir de tahterevalli koyarsınız oldu çocuk parkı. Zemine de kum dökersiniz görev bitti. Elbetteki bu yaklaşımları küçümsemiyoruz. Bunlar da önemli çalışmalardır, hizmetlerdir.
Çocuk da insandır. Hem de dürüst, kötülüğü düşünmeyen, kimsenin malında – mülkünde gözü olmayan duru su gibidir. Bir kusurları var ki –o da kusur değil ya- enerjileri doludur. Erkek çocuklar kızlara nazaran daha vurucu kırıcı olurlar. Anneler- babalar şikâyetçidirler çocuklarının kırıp dökmesinden. Araştırın, göreceksiniz ki aynı şikâyeti köyde, beldelerde büyüyen çocukların annelerinden, babalarından duyamazsınız.
Çocuk, enerji doludur. Bu enerji bir yere aktarılmalıdır. Köy çocukları doğal yapıları ile doğa ile buluşurlar. Çamurda, tozda, toprakta koşar oynarlar. Kendileri oyuncak üretirler, kendileri onlarla oynarlar. Akşam karanlığına kadar yorulurlar eve geldiklerinde akşam yemeğini zor yerler ve uyurlar.
Peki, apartman çocukları ne olacak? İşte biz diyoruz ki birkaç dönümlük çocuk bahçeleri yapılmalı. Bunlar ille de şehrin göbeğinde değil, şehirlerin birkaç kilometre uzağında da olabilir. Bahçede büyük bir salon renk renk masalar sandalyeler, oynamak için trenler, otomobiller kısaca olması gereken gereçler... Bahçe rengârenk çiçekler, yemyeşil ağaçlar, kum havuzları, spor sahaları yürüyüş yolları özenle yerleştirilmiş olmalıdır. Örnek mi istiyorsunuz? UR bir kuruluş İngiltere’deki engeliler bahçesinden esinlenerek Adana’da bir bahçe yaptırmış. Gidip görülüp örnek alınabilir. Aynı bahçenin küçük bir modeli sahilde neden yapılmasın ki?
Çocuk bahçeleri, sabahtan akşama kadar açık olmalı , özellikle tatil günleri gereği gibi hizmet verilmelidir Ancak bu bahçeler, kâr amaçlı değil hizmet amaçlı alanlar olmalıdır.
Her canlı doğal seyrinde yaşamını sürdürmelidir. Beş yaşındaki çocuğunuzu oturduğunuz dairenin penceresinden doğa ile tanıştırırsanız ona iyilik yapmış olamazsınız. O, doğanın sıcağı, soğuğu, rüzgârı dumanı... ile iç içe yaşamalıdır. Düşmelidir, kalkmalıdır. Arkadaş edinmeli gerekirse kavga etmelidir de. Ama çocuklarımıza el bebek gül bebek bakarsak, yanında olmadığımız zaman o insanı, insanlara karşı, doğaya kaşı kim koruyacak ki?
Apartmanda büyüyen çocukların, sokakta, çayırda- çimende yürüyemediklerini, ayaklarını yere sağlam basamadıklarını bilmem hiç gözlediniz mi?
Olmuş bir olay ilkokulda çocuk parmak kaldırır, “Öğretmenim çişim geldi.” Öğretmen izin verir, çocuk bir dakika sonra gelir. Aradan on beş dakika geçer aynı çocuk yine izin ister ve öğretmen bu öğrencisini gözler. Çocuk sınıftan çıkar, bahçede koşar ve koşarak geri döner, sırasın oturur. Bu küçük öğrencimizin davranışını az çok, çocuk psikolojisini bilenler gayet doğal karşılayacaktır. Onun doğal gereksinimi olan çişi kadar, koşarak enerjisini boşaltması da önemlidir. Onun için bizler sayın başkanlarımızdan çocuk parklarının ötesinde çocuk bahçeleri istiyoruz. Çocuklarımız, koşsunlar, oynasınlar, arkadaş edinsinler, paylaşmayı öğrensinler kendileri ile barışık büyüsünler..
Çocuklarımız bizim geleceğimizdir. “Sağlam kafa sağlam vücutta olur.” sözü bence doğru bir söz. Öyle ise çocuklarımızı sağlam bedenli sağlam ruhlu yetiştirmek için onlara olanaklar hazırlamak doğrusu değil mi?