Hepimizce malum, kamuoyunun gündeminden hala düşmeyen Halis Özkahya’nın yönetiiği bir Beşiktaş – Fenerbahçe derbisi oynandı. Oradaki hakem Özkahya’nın kararları maçın önüne geçti ve hala tartışılıyor. Maçtan sonra normal olarak ne olması gerekirdi; o hatalara sebep olan hakemlerin yaptıklarının cezasını çekmesi gerekirdi. Peki öyle mi oldu? Tabi ki kurallar yine herkese eşit olarak uygulanmadı. Bazıları ceza alırken, birileri yine kollandı.
Peki ne oldu da bu maç bu duruma geldi onu bir değerlendirelim: Her zaman olduğu gibi yine birileri insanların aklı ile dalga geçmeye devam etti. Derbi maçta Halis Özkahya’nın bu maçı kötü yönetmesi için her şey yapıldı. Torpilli Cüneyt Çakır yurt dışı maçlarına gitmeden önce Türkiye Ligi’nde aynı ekibi ile maç yönetirken, bu ayrıcalık Özkahya için uygulanmadı. Olayın kahramanı ise Çakır’ların vazgeçemediği ekiplerinin gözbebeği Süleyman Abay’dı.

iSTEDiKLERi GiBi OYNUYORLAR
Aslında Halis’in, UEFA maçındaki ilave hakemleri Tolga Özkalfa ve Ali Palabıyık’tı. Dördüncü ise Cem Satman. Ne yaptılar derbiye ilave çizgi hakemliğe Süleyman Abay’ı, dördüncü hakemliğe de Özgür Yankaya’yı atadılar. O hakemler ne yaptı; Abay sorumlu olduğu bölgede hakemine öyle açık pozisyonlarda yardım etmedi ki, skandaldı. Önünde atılan üçüncü gol faulden geldi. Hadi diyelim orada gözüne perde indi. Peki Şener’in, Gomez’i indirmesine neden sesini çıkarmadın demezler mi adama? İşte bunların sana göre bana göresi yok değerli okuyucuları. Birileri Türk futbolu ile istediği gibi oynuyor bizler de seyrediyoruz. Tabii yersen!

ÇiMEN - ABAY ORTAKLIĞI
Ancak asıl anlatmaya çalıştığım rezillik bunlarla da bitmiyor. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin gözlemcisi kimdi; Ünsal Çimen. Süleyman Abay’ın bu çok kötü performansı dünyanın neresinde olursa olsun cezayı gerektirmez mi? Elbette gerektirir. Ancak bizim ülkemizde bu ne mümkün! Tabii Abay başarılı notu kaparak, Trabzonspor-Konya maçına, onu çok başarılı bulan Çimen ise Sivas-Mersin İdman Yurdu maçına gitti.
Abay ve bir diğer Çakır ekibinden olan yardımcı hakem Gökmen Olgaç, Trabzonspor’un elinden maçı alıp, rakibe verdiler. Abay dışarıdaki faulü içeri alıp penaltı verdi, Olgaç ise yok yere Erkan’ı kırmızı kartla oyundan attırdı. Yani sonuçta olan, Halis ve takımlara oldu. Çakırlar mı? Onlar ise tam gaz yoluna devam ediyor. MHK Başkanı onları korumaya devam ederek, ihaleyi üstüne alıyor.
Düşünebiliyor musunuz kıymetli okuyucular; hatayı yapan yandaşlar ödüllendiriliyor ceremesini başkaları çekiyor. Ondan sonra da Kuddusi Müftüoğlu ben Merkez Hakem Kurulu başkanıyım diye dolaşıyor. Yazıktır, günahtır, ayıptır.

GÖLGE BAŞKAN ÇAKIR
Güzel yurdumun MHK’si gün geçmiyor ki bizi şaşırtmasın. Bu hakem camiası neden kaostan çıkamıyor, onu da göreceksiniz. Bir söz vardır; “iki kişinin bildiği sır değildir”. Aslında bu camiada herkes birbirini çok iyi bilir, ama insanlar işlerine geldiği gibi davrandığı için bir yere varılamaz. Bu sütunlardan Kuddusi Müftüoğlu’nu defalarca uyarmıştım. Gerçekleri keskin ifadelerle dile getirip, Serdar Çakır’ın yaptığı ve yapabileceklerini anlaşılır şekilde ifade etmiştim. Ancak gelinen noktada belli ki, bunlar MHK Başkan ve yöneticilerinin bir kulağından girip diğerinden çıkmış.
Aslında bu yaşananların bir rastlantı olmadığını, yıllardır planlama ve uygulama işlerini çok iyi beceren baba Serdar Çakır’ın, bugünü de çok iyi organize ettiğini görüyoruz. Baba Çakır direkt MHK Başkanı olsaydı, tüm bunları icraatleri gerçekleştiremeyeceğini iyi biliyordu. Çünkü çok tepki çekecek, istediği maaşı alamayacak, gözlemcilik yapamayacak, atamada adı geçeceği için, ekip ve yandaşlarını istediği maçlara gönderemeyecekti.
Kuddusi gibi siyaseten güçlü, yıpranmamış, ama acemi bir şemsiye altında bu işi arka plandan yürütmek, Çakır’a göre daha akıllıcaydı. Nasıl olsa profesyonellerin yöneticisi pozisyonunda kamufle olarak, hemistediği hakemi istediği maça veriyor, hem de istediği gözlemcileri kolayca görevlendirtebiliyor. MHK içindeki kendisine çok yakın iki isimle de bu işleri yürütüyor. Hele biri var ki, bir zamanlar kendisine her yerde küfür edip, dolaşırdı, şimdi yanından bir dakika bile ayrılmıyor. Yani neresinden tutarsan tut bir kokuşmuşluk var.