yalnız mısın sen de sokak lambaları gibi
düşün dağları
kaldırımlar gibi üzerine mi basılıp geçiliyor
düşün denizleri
taş duvarlar ya da ağaçlar gibi çaresiz misin
düşün mahkûmları
tıklanmayan ahşap kapılar gibi güvelendi mi için
düşün gidenleri
evlerin bacaları gibi çığlık çığlığa mısın kışları
düşün sıvasız evleri
boğuluyor mu sesin soluğun senin de içinde
düşün yoksulları
telleri kopuk saz gibi mi asılı kaldın duvarlarda
düşün cumartesi anneleri'ni
çise gibi mi düşüyorsun yoksa toprağa
düşün tecavüze uğrayan öldürülen kadınları
bıkkın mısın ölü balıklar gibi tezgâhlarda
düşün kıyıya vuran çocukları
az ötende öldürülüyorken uyuşturucuya belenmiş gençliğin
düşün yarınsız geleceğini
hâlâ daha çağırmadı mı seni annen sokaktan
düşün hiç oynamadığın oyuncakları
bir arnavut taşına daha fazla basma telâşın yoksa içinde
düşün bîtevi yaşadığını
umursamaz bir edayla sigara içiyorsan
düşün okumadıklarını
sen de şikayetçi misin çayın tavından
düşün emeğin kutsallığını
yorgun mu kalkıyorsun akşamdan sabaha odalardan
düşün söyleyemediklerini
için mi bulandı sabahtan akşama tüttürü insanlardan
yoruldun mu kenef ağızlı insanları sabah akşam dinlemekten
elinde kazma mezarını kazmıyorsan
ve gidecek yerin yoksa mazgal gibiysen
ya da izmaritlerle dolu küllük gibiysen
yeryüzünü şaha kaldıran
ve aldığından çoğunu veren
toprağı düşün
güneş doğmuşsa yağmur yağmışsa hep senin içindir insan kardeşim
yine de inan kendisini istiridye gibi örten toprağa!
..
ortahisar