Fransa’dan mektup var..
Sürmeneli Demir ailesi göndermiş...
Bu kaçıncı mektup sayısını hatırlayamıyorum..
Ama her zarf açıldığında gözyaşlarına boğuluyorum..
Yutkunarak okuyorum...
Katlanılacak bir durum değil ki yaşadıkları..
Neresinden baksak neresinden tutsak hep aynı acı..
Daha dün gibi her şey aklımda-hafızamda..
Ama geçiyor işte zaman..
2004 yılından beri arıyoruz onu..
Adı Mustafa Demir...
Henüz 2.5 yaşındayken 3 Temmuz 2014 tarihinde Trabzon’un Sürmene İlçesi Çiftesu köyünde kayboldu..
Köyün tam orta yerinde güpe - gündüz..
Akıllarda kalan ise beyaz bir marka aracın sesi...
O günden bu yana hiçbir haber alınamadı.
Tam 9 yıl olmuş!
Ne ölüsü var ne dirisi!
Aranmadık, çalınmadık kapı kalmadı...
Ağıtlar yakıldı, dualar yapıldı...
Ama ne gelen oldu ne de bir ses-seda...
Fransa’dan gelen mektup su gibi...
Anne Emine Demir’in gözyaşları ıslatmış belli ki!..
Her kelimesi kalbime saplanıyor!..
Bir cümlesinde duygularını şöyle yazmış Emine Demir...
“Ben ölümü arıyorum. Oğlumun ölüsüne bile artık razıyım.
Bir mezarı olsun istiyorum... Toprağına sarılmak “işte benim oğlum burada yatıyor” demek isterim.. Devlet büyükleri duysun artık sesimi, Mustafa’m nerede?”
Keşke bir şeyler söyleyebilsem, keşke sana cevap verebilsem Emine anne..
Mustafa’yı bulup sana getirsem...
Gözyaşlarını dindirsem, yüreğindeki acıyı söndürsem...
Ama olmuyor işte...
Kayıp çocuklarını arayan yüzlerce anne-baba var ülkemizde...
Rakamlar korkunç boyutta...
Ne oluyor bu çocuklara, neden bulunamıyor, nasıl bu sorun çözülemiyor belli değil...
Sürmene’de kaybolan Mustafa, Of’ta kaybolan Yusuf, Ankara’da kaybolan Hüseyin, Ordu’da kaybolan Dilan, Van’da kaybolan Arif, Diyarbakır’da kaybolan Osman, İstanbul’da kaybolan Ayşegül...
Ve şu anda kayıp çocuk sayısı 15 bini geçmiş!
Allah aşkına biri çıkıp söylesin, izah etsin, nerede bu çocuklar?