Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa ve unutulmaz Medine Müdafaası konusu gündeme geldiği için biz de meselenin tekrar milletimiz tarafından deruhte edilmesini murat ederek bir araştırma yaptık.
Bu konuda yetkin bir çalışma yapan Tarihçi Mahmut Şener'in tespitlerinden de yararlanarak kendimizin de yorumlarını işe dâhil ederek bir analiz yapalım diye istedik.
Umarım okuyucularım faydalanır, meseleyi zihinlerinde daha bir vuzuha kavuştururlar.
Fahrettin Paşa için İngiliz ajanı Lawrence “Çöl Kaplanı” teşbihinde bulunmuş. Bir başka İngiliz yarbayı Bassett isimli kişi de “Kaburgalarına kadar tam bir askerdir.” demişti.
Düşman Paşa'nın hakkını vermişken bizim Arap kardeşlerimizden bazıları onu "hırsız" sıfatıyla yaftalamaya kalkışması en hafif tabirle haysiyetsizliktir.
Allah bu iftiracı Bakan zata akıl, izan ve mizan ihsan eylesin!
Fahrettin Paşa için; “Vatanperver, dürüst, cesur ve yüreği Peygamber sevgisiyle dolu bir Osmanlı Paşası’dır.” diye tarafsız tarihçiler not düşmüştür.
Hatta Peygambere olan derin muhabbetini Medine’de kaldığı sürece Hz. Peygamber’in kabrini sık sık ziyaret ederek gösteren Paşa, adeta bir türbedar gibi çalışmıştır. O, tevazu sahibi bir komutandır.
Nitekim isyancılara karşı düzenlenen askeri bir harekât esnasında, güçlükle yürüyen çelimsiz bir askeri görünce devesinden inmiş “Kardeşlerim! Sıkıntıda da bollukta da her şeyi paylaşacağız.” diyerek o askeri kendi devesine bindirmek suretiyle yolculuğa yaya olarak devam etmiştir.
Medine’de isyanların arttığı bir dönemde Cemal Paşa’nın “İstersen tecrübeli alman pilotlardan gönderelim.” teklifini geri çevirmiş; bir İslam beldesi olan Medine’yi savunurken yalnızca Müslüman askerlerle bu işi yapmak istediğini söyleyerek bu konudaki hassasiyetini ortaya koymuştur.
Medine’de kaldığı sürece şehri savunmanın dışında imar faaliyetleriyle de uğraşan Paşa, Hz. Peygamber’in kabrine giden yolları genişletmiş, Osmanlı askerlerinin defnedildiği Medine’deki Cennetü’l Baki mezarlığını düzenlemiştir.
O’nun bu yaklaşımı, kutsal toprakları sahiplendiğinin en açık göstergesidir…
Günümüzde pek çoğumuzun hatırlamadığı bu unutulmaz Paşa’nın asıl adı Ömer Fahrettin Türkkan’dır. 4 Şubat 1868’de Tuna Nehri kenarındaki küçük bir kasaba olan Rusçuk’ta doğmuştur. Babası Nizam-ı Cedid Topçubaşısı Ömer Ağa’dır. Annesi Mohaç kahramanı Akıncı Beyi Bali Bey’in soyundan gelen Fatma Adile Hanım’dır. Henüz on yaşındayken yaşadığı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), Ömer Fahrettin’de asker olma isteği uyandırmıştı. Zira bu savaşta binlerce Müslüman hayatını kaybetmiş binlercesi de göçe zorlanmıştır.
Şimdi sen Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakan'ı olarak kalk emperyalist ağızların borazanlığına soyun, biz de sana Müslüman diyelim.
Bugün Filistin'in içine düştüğü zilletin müsebbibi bu Türk düşmanlığıdır. İslamın önderliğine soyunmuş, bunu bedel ödeye öedye ifa etmiş bu Bayrak millete ve onun ecdadına söz söylemek, laf dokundurmak aymazlıktır! Vallahi Allah çarpar hem de fena çarpar...